Basit Yargılama Usulünün Amacı ve Kapsamı

Basit Yargılama Usulünün Amacı ve Kapsamı

Türk Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (6100 sayılı HMK) basit yargılama usulü, süre ve işlem kolaylığı gerektiren, nispeten önemsiz veya seri çözüm gereken dava ve işlerde öngörülmüş basit, kısa usul müessesesidir. Bu usulde yazılı usuldeki beş aşama (dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama, hüküm) esas alınmış; ancak süreçler hızlandırılarak mümkün olduğunca birlikte yürütülmüştür[1][2]. Kanaatimizce de doktrinde ve uygulamada vurgulandığı üzere, basit usulde ön inceleme ile tahkikat aşamaları birleştirilmiş şekilde yürütülür[3]. İlgili yasanın gerekçesinde de, basit yargılamanın hızlı sonuçlanabilmesi için bu aşamaların “birbiriyle bağlantılı olarak birlikte düzenlendiği, işlemlerin basitleştirildiği” açıkça belirtilmiştir[1]. Adem Albayrak’ın da ifade ettiği gibi, ön incelemenin temel amacı, uyuşmazlığın tarafça açıklandığı dilekçe aşamasının ardından, toplanan deliller çerçevesinde tahkikat aşamasına eksiksiz ve hazır bir şekilde geçilmesini sağlamaktır[2]. Bu bağlamda, doktrinde ve yargı uygulamasında basit usulde ön inceleme ile tahkikatın ayrı oturumlar yerine birbiriyle uyumlu bir şekilde yürütülebileceği kabul edilmektedir[3].

Basit Yargılamada Aşamalar ve HMK 320

6100 sayılı HMK’da basit yargılama usulü “Basit yargılama usulüne tâbi dava ve işler” başlığı altında (m.316-322) düzenlenmiştir. Bu usulde de öncelikle dava ve cevap dilekçeleri karşılıklı verilir; ardından HMK m.320 uyarınca ilk duruşma ön inceleme niteliğinde yapılır; sonrasında en çok iki duruşma daha tahkikat için açılır; tahkikatın tamamlandığı oturumda hüküm tesis edilir. Özetle aşamalar şu şekildedir[4][5]:
- Dilekçe Aşaması: Dava açıldıktan sonra karşılıklı dilekçeler verilir (HMK m.316, 317). Basit usulde dava ve cevap dilekçeleri yazılı olarak sunulur (m.317), replik ve düplik yoktur (m.317/3). Taraflar bu aşamada tüm delillerini sayfa ekinde belirtmek zorundadırlar (m.319).
- Ön İnceleme (İlk Duruşma): HMK m.320/2’ye göre, dosya üzerinden karar verilmemişse mahkeme ilk duruşmada (ön inceleme duruşması) ilk itirazlar ve dava şartlarını inceler; tarafların iddia-savunmaları kapsamında uyuşmazlık konularını belirler; sulh/arabuluculuk olanaklarını araştırır. Bu işlemler duruşma tutanağına bağlanır ve bu tutanak esas alınarak tahkikat yürütülür[5][2]. Ön inceleme aşamasında, dava şartları (yetkisizlik, görev, husumet, hak düşürücü süreler vb.) ile itirazlar karara bağlanarak sonraki aşama hazırlanır. Bu aşamada, tahkikata yönelik işlemler yapılmaz – örneğin tanık dinletme, keşif, bilirkişi incelemesi veya yemin teklif etme gibi işlemler yapılamaz[6][7]. Ancak taraflar dilekçelerindeki eksiklikleri tamamlayabilir; dosyadaki deliller üzerinden mutabık kalınmayan hususlar netleştirilir. Yargıtay da ön incelemede henüz esasa girilmediğini, delil toplamanın asıl aşama olan tahkikat için hazır hale gelmeyi amaçladığını ifade etmektedir[2][6].
- Tahkikat Aşaması: HMK m.320/3’e göre, ön inceleme sonrası en fazla iki duruşma daha yapılır ve bu oturumlarda deliller toplanır, tarafların beyanları alınır. Durumun gerektirmesi durumunda hakimin gerekçesini belirterek üçüncü duruşma yapması mümkündür. Duruşmalar arası süreler bir ayı geçemez[8]. Böylece, basit yargılamada tahkikat işlemleri de basitleştirilmiş; dosya üzerinden inceleme hemen yapılır, deliller kısa sürede değerlendirilir. Tahkikat tamamlanınca yazılı usulde öngörülen ilave bir ayrı kesit (sözlü yargılama oturumu) konulmamış olup, hakim tahkikatın bittiği duruşmada tarafların son beyanlarını alıp hükmünü tesis eder[9][8].
- Hüküm: Tahkikatın tamamlandığı son duruşmada, tarafların son savunmaları dinlendikten sonra yargılamanın bittiği belirtilerek hüküm verilir (HMK m.321). Basit usulde ayrıca münhasıran hüküm için ek bir oturum açılmaz, bu işlev tahkikat duruşmasına entegre edilmiştir.

Bu düzenlemeler sonucu, basit usulde ön inceleme ile tahkikat birbirine entegre olur. İlk duruşmada tespit edilen uyuşmazlık esas alınarak ikinci oturumdan itibaren tahkikat yapılır. Gerekçede de vurgulandığı gibi, bu sayede tahkikat duruşmalarında sadece anlaşmazlık konularına odaklanılır ve yargılama makul sürede sonlandırılır[10][3].

Dosya Üzerinden Karar Verme İmkânı

Basit usulde HMK m.320/1 hükmüne göre “mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verilmesi” de mümkündür[11][12]. Yani dava şartları karşılanmış, dilekçelere ekli deliller yeterli görülmüşse mahkeme, ilk duruşma (ön inceleme) yapmadan da hüküm tesis edebilir. Örneğin geçici koruma veya icra takibine itiraz gibi basit konularda, taraflar dinlenmeden doğrudan dosya üzerinden karar verilebileceği kabul edilir. Dosya üzerinden karar verildiğinde, tarafların dilekçelerinde bildirdikleri delillerin toplanmış sayılması ve hak arama özgürlüğünün (HMK m.27) zedelenmemesi esastır[12][2]. Buna göre, pratikte ilk duruşmada hâkime ek delil sunma imkânı da verilerek dosya tamamlanmış sayılır. Yargıtay da bu hususu vurgulayarak; hakimin dosyadaki delilleri yeterli görmediği durumlarda ancak ilk duruşmayı yaparak karar verilebileceğini, aksi takdirde hukuki dinlenilme hakkının ihlal edileceğini belirtmiştir[13][14].

Yazılı Usule Göre Farklar

Doktrinde sıkça işaret edildiği üzere, yazılı yargılamada ön inceleme ile tahkikat ayrı aşamalar olarak yürütülürken, basit yargılamada bu iki aşama birleşik şekilde ele alınır[3]. Örneğin yazılı usulde HMK m.137-140 esas alınarak önce ön inceleme duruşması yapılır ve ancak bu aşama tamamlanınca ayrı tahkikat duruşmasına geçilir. Basit usulde ise ilk duruşma ön inceleme iken, takip eden en fazla iki duruşma da tahkikat görevini gördüğü için, arasındaki ayrım pratikte yoktur. Adem Albayrak’ın da vurguladığı gibi, basit usulde ön inceleme aşaması ile tahkikat aşaması “birbirine entegre” bir yapıda olup, basit yargılamada ön inceleme kural olarak HMK m.320 uyarınca ilk duruşmada yapılmaktadır[3][2].

Bu farklılık mahkemece de sıkıntısız kabul edilir. Basit yargılamaya tabi bir davada, dosyadaki delillerin incelenmesi sonunda karar verilemeyeceğinin anlaşılması halinde mahkeme, aynı duruşmada (ön incelemede) gerekli hazırlık işlemlerini tamamlar ve ardından duruşmayı devam ettirerek tahkikatı sonuçlandırır. Yargıtay HGK ve 6. Hukuk Dairesi kararları, bu konuda bir engel olmadığını; HMK 320’nin öngördüğü imkanlar çerçevesinde birleştirilmiş usulün uygulanması gerektiğini belirtmektedir[15][13].

Doktrinde ve Yargıtay Uygulamasında Kabul

Öğretide genellikle basit usulde ön inceleme ile tahkikatın birleştirilebileceği benimsenmiştir. Albayrak ve diğer müellifler, basit yargılamada ön inceleme aşamasının esas itibarıyla ilk duruşmada tamamlandığını ve bu tutanağın esas alınarak tahkikatın sürdürüldüğünü vurgulamaktadırlar[2][7]. Bu görüşü somut içtihatlar da desteklemektedir. Örneğin Yargıtay 6. Hukuk Dairesi (2021/5933 E., 2021/2240 K.) kararı, davacının delillerinin toplanmasına rağmen HMK 320/1’in aradığı “mümkün olan hâller” oluşmadığının anlaşıldığı bir somut olayda, taraf çağrılmadan hüküm kurulmasının hukuki dinlenilme hakkını zedelediğini ifade etmiştir[13].

Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, basit yargılamaya ilişkin içtihatlarında, hâkimin ön inceleme ile tahkikatı birlikte yürütmesinin önünde kanuni bir engel bulunmadığını belirtmiştir[15][13]. Diğer yandan Yargıtay, usule ilişkin yükümlülüklere aykırı hareket edilmesini, örneğin ön inceleme duruşması düzenlemeksizin ve tarafları dinlemeden karar verilmesini, adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali olarak değerlendirmektedir[13][14]. Örneğin bir kararında HGK 2007/8-161 içtihadını anımsatan Yargıtay, “adil yargılanma ve dinlenilme hakkı gereği hakim, taraflara duruşmalarda hazır bulunmak, iddia ve savunma için imkân vermeli, usulüne uygun biçimde duruşmaya davet etmelidir” diye hüküm kurmuştur[14]. Bu yaklaşım, basit usulde de geçerlidir: Kanunda öngörülen hususlar gerçekleşmeden mahkemece duruşma açılmaması tarafların savunma imkânını sınırlayacağından kabul edilemez.

Sonuç

6100 sayılı HMK’nın gerekçesi ve doktrindeki görüş birliği doğrultusunda, basit yargılama usulünde ön inceleme ile tahkikat aşamaları birlikte ele alınır. Kanun, öncelikli olarak dosya üzerinden çözüm imkânı tanımakta; bu imkânın gerçekleşmemesi halinde ise ön inceleme ve tahkikat işlemlerinin art arda, en fazla üç oturumda tamamlanacağını hükme bağlamaktadır[16][8]. Bu çerçevede öğreti ve Yargıtay uygulaması da, basit usulde ön inceleme ile tahkikatın birleştirilebileceği kanaatindedir[3][13]. Elbette mahkeme, bu usulün öngördüğü imkanlardan yararlanırken tarafların hukuki dinlenilme hakkını korumalıdır[14]. Sonuç olarak, basit yargılamada ön inceleme ile tahkikat, yasanın amacına uygun olarak birlikte yürütülmekte ve mahkemece bu imkânın kullanılmasında bir sakınca bulunmamaktadır[3][13].

Kaynakça (Bağlantılı): HMK m.320 (6100 s. HMK)[16][8]; Adem ALBAYRAK, Preliminary Examination in Civil Procedures, TAAD, 11/41 (2020)[2]; Baran DOĞAN, HMK 320 – Ön İnceleme ve Tahkikat (blog yazısı)[3][7]; Yargıtay HGK ve Daireleri kararları (ele alınan içtihatlar)[15][14].


[1] HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU > - Basit Yargılama Usulü > Madde 320 - Ön inceleme ve tahkikat  Gerekçesi

https://app.e-uyar.com/gerekce/index/555aa146-fa99-4cc8-b376-ed7fa12295be

[2] [3] [6] [10] dergipark.org.tr

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1500728

[4] [7] [9] [12] [13] [15] HMK Madde 320 Ön İnceleme ve Tahkikat

https://barandogan.av.tr/blog/mevzuat/hmk-madde-320-on-inceleme-ve-tahkikat.html

[5] [8] [11] [16] HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU > - Basit Yargılama Usulü > Madde 320 - Ön inceleme ve tahkikat 

https://app.e-uyar.com/madde/index/555aa146-fa99-4cc8-b376-ed7fa12295be

[14] iş sözleşmesinin feshi ve adil yargılanma hakkı: 7. hukuk dairesi 2013/25426 e., 2013/20725 k. sayılı kararının incelenmesi - Yargıtay karar içtihat

https://avevrak.com/yargitay/30550365/tensip-haklara-bosta-davetiyesi-baslatmama-feshin-olmaksizin-nedeninin-feshedildigini-dayanmadigini

https://onurkucukyetim.av.tr/