Davaya Süresinde Cevap Vermeyen Taraf Delil Gösterebilir Mi

Davaya Süresinde Cevap Vermeyen Taraf Delil Gösterebilir Mi?

Yasal Düzenlemeler ve Sorunun Çerçevesi

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) davalıya, dava dilekçesine karşı cevap dilekçesi vermesi için kural olarak iki haftalık bir süre tanınmıştır (HMK m.127). Bu süre içinde cevap vermezse, HMK m.128 uyarınca davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır[1]. Başka bir deyişle, cevap süresini geçiren davalı esasen davayı kabul etmiyor, tüm iddiaları reddediyor varsayılır. Bununla bağlantılı olarak HMK m.129/1-e’ye göre, davalı verdiği cevap dilekçesinde savunmasının dayanağı olan her bir vakıayı hangi delillerle ispat edeceğini belirtmek zorundadır[2].

Diğer önemli kural, HMK m.141’de düzenlenen iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağıdır. Taraflar, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra (yani davacı cevaba cevap, davalı ikinci cevap dilekçesini verdikten sonra) yeni vakıa veya yeni bir savunma ileri süremez, iddia ve savunmalarını değiştiremezler[3]. Kanun, karşı tarafın açık muvafakati veya ıslah gibi istisnalar dışında, bu aşamadan sonra iddia-savunma değişikliğini yasaklamıştır. Ayrıca HMK m.145’e göre, taraflar kanunda belirtilen süreden sonra yeni delil gösteremezler. Ancak bir delilin geç sunulması yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde sunulamaması ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmamışsa, mahkeme sonradan gösterilen delile izin verebilir[4].

Uygulamada bu kurallar çerçevesinde önemli bir sorun doğmaktadır: Cevap dilekçesini süresinde sunmayan (yani davaya zamanında cevap vermeyen) davalı, daha sonra yargılama sırasında delil gösterip gösteremeyecek midir? Öğretide ve yargı uygulamasında tartışılan bu konuda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) da farklı tarihlerde farklı yönde görüşler ortaya koymuştur. Nitekim uygulamada cevap dilekçesi sunmayan tarafın delil gösterip gösteremeyeceği sorusu gündeme gelmiş ve HGK’nın bu konuda görüş değiştirdiği anlaşılmıştır[5]. Aşağıda, HGK’nın konuyla ilgili önceki ve yeni kararları makaledeki ilgili bölümler ışığında değerlendirilmiştir.

HGK’nın Önceki Görüşü: Delil Gösterme Hakkının Kaybı

Öncelikle, HGK’nın 2016 tarihli kararında temsil edilen eski içtihada değinmek gerekir. HGK’nın önceki kararlarında, cevap süresi içinde cevap dilekçesi vermeyen davalının daha sonra delil gösterme talebinin kabul edilemeyeceği ifade edilmiştir[6]. Bu yaklaşıma göre, cevap süresini kaçıran davalı, kanunen davayı inkâr etmiş sayılır ancak buna rağmen sonradan savunma için delil sunamaz.

HGK’nın 20.04.2016 tarihli (2014/2-695 E., 2016/522 K.) kararının gerekçesinde, dava dilekçesi usulüne uygun şekilde tebliğ edildikten sonra süresinde cevap verilmemesi durumunda, savunma dayanağı olarak süresinde ileri sürülen bir delil olmadığı vurgulanmıştır. Dolayısıyla yerel mahkemenin davalıya sonradan delil göstermesi için süre vermesine kanunen imkân bulunmadığı sonucuna varılmıştır[7]. Yargıtay, aynı kararında HMK m.145’teki istisnai şartların (yeni delile izin verilen hâllerin) oluşmadığını, ayrıca savunmanın genişletilmesi yasağını düzenleyen HMK m.141’in de koşullarının gerçekleşmediğini özellikle belirtmiştir[8].

HGK’nın bu kararında dikkat çeken bir diğer husus, HMK metnindeki "dilekçelerinde gösterdikleri" ibaresine yapılan vurgudur. Kanun, tarafların dilekçelerinde belirttikleri delillerle bağlı olduğunu ima etmektedir. Nitekim HGK, cevap vermeyen davalıya sonradan delil gösterme hakkı tanınmamasının adil yargılanma hakkını ihlal etmediği görüşündedir[9]. Yani 2016’daki Genel Kurul içtihadı, davalı cevap vermemişse artık savunması kapsamında delil sunamayacağını ve bunun adil yargılanma hakkına aykırı görülmediğini ortaya koymuştur.

HGK’nın Yeni Kararı (24.06.2021): İnkâr Çerçevesinde Delil Gösterme İmkânı

Daha sonra, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.2021 tarihli, 2017/11-144 E. – 2021/834 K. sayılı kararı ile bu konuda görüş değişikliğine gidilmiştir. HGK’nın daha yeni bu kararında, cevap dilekçesi vermemiş olan davalının davayı inkâr çerçevesinde savunma yapabileceği ve bu amaçla delil gösterebileceği kabul edilmiştir[10]. Bu karar, önceki HGK içtihadının tam tersine, cevap vermemiş davalıya sınırlı da olsa bir delil sunma hakkı tanımaktadır. Anılan HGK kararının ayrıntıları makalede hem karardan alıntılarla hem de değerlendirmelerle açıklanmıştır.

HGK’nın 2021 tarihli kararının gerekçesi, makalede uzun bir alıntı ile yer almaktadır. Özetle yeni gerekçede HGK, cevap vermeme hâlinin bazen bilerek (isteyerek cevap vermeme) bazen de süreyi kaçırma şeklinde olabileceğini belirtmiştir. Cevap vermemiş olan davalı, artık ikinci cevap dilekçesi veremez; zira ikinci cevap dilekçesi ancak davacının cevaba cevabına karşı verilebilir, oysa cevap dilekçesi hiç verilmemiştir[11]. Bu durumda davalının sadece inkâr ile yetinmiş olduğu varsayılır ve yargılamanın ön inceleme ve tahkikat aşamalarında sadece inkâr çerçevesinde savunma yapabilir; bu yönde ispat faaliyetinde bulunarak delil de gösterebilir[12]. HGK bu noktada doktrindeki görüşlere (örneğin Pekcanıtez ve Kuru’nun Medeni Usul Hukuku eserlerine) atıf yaparak, savunmanın inkârla sınırlı olduğu bir durumda davalının davacının iddialarını çürütmek için delil sunabileceğini kabul etmiştir.

Ancak HGK, bu yeni yaklaşımında bazı önemli sınırlar da çizmiştir. Makalede vurgulandığı üzere, süresinde cevap vermediği için davayı inkâr etmiş sayılan davalının, mevcut vakıanın içeriğine dair bir husus ileri sürmesi veya açıklama yapması yeni vakıa ileri sürme olarak anlaşılmamalıdır[13]. Yani davalı, davacının dilekçesinde zaten ileri sürülmüş olguların içeriğine ilişkin açıklamalar yapabilir, bunlara dayanarak o olguların doğru olmadığını göstermeye çalışabilir. Bu şekilde karşı delil sunarak davacının iddialarını çürütme faaliyetinde bulunması mümkündür[13]. Önemli olan, bu faaliyet kapsamında tamamen yeni bir vakıa ileri sürmemesidir. HGK kararında açıkça belirtildiği üzere davalı, “davayı inkârının karşı delilini göstermek bahanesi ile yeni vakıalar ileri sürerse” savunmasını genişletmiş olur ve bu HMK m.141’e aykırıdır[14][15]. Bu nedenle, cevap vermeyen davalı sadece inkâr kapsamında kalmak koşuluyla delil gösterebilir; yeni bir iddia, yeni bir savunma veya yeni bir vakıa ortaya atamaz.

HGK’nın bu yeni içtihadı, davalıya kısıtlı da olsa bir savunma hakkı tanıyarak adil yargılanma hakkını gözetmektedir. Artık davalı, süresinde cevap vermemiş olsa bile, davacının iddialarının doğru olmadığını ispat etmek üzere kendi delillerini mahkemeye sunabilir. Mahkeme, bu delilleri davacının delilleriyle birlikte değerlendirip sonuca gitmelidir[14]. Bunun karşı tarafın hazırlıklı olma hakkını zedelememesi için de tek şart, davalının yeni bir vakıa veya savunma ileri sürmemesidir. HGK ayrıca def’i ve itiraz kavramlarına da değinerek, savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında özellikle def’ilerin (örneğin zamanaşımı itirazı gibi, ki bunlar ileri sürülmedikçe mahkemece dikkate alınamaz) yeni aşamada getirilemeyeceğini; ancak dosya kapsamından anlaşılan itirazların sonradan dile getirilmesinin savunmayı genişletme sayılmayacağını belirtmiştir[16]. Bu detay, daha çok teknik bir ayrıntı olup, savunmada ileri sürülebilecek hususların sınırlarını doktrinel bir bakışla ortaya koymaktadır.

Sonuç ve Değerlendirme

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ilk etapta katı bir yaklaşımla cevap vermeyen davalının delil gösterme hakkı olmadığını içtihat etmiş, ancak daha sonra bu görüşünü revize etmiştir. HGK, yukarıda değinilen 2016 tarihli kararında davalının cevap vermemesi hâlinde inkâr kapsamında dahi delil gösteremeyeceğini ve bunun adil yargılanma hakkını ihlâl etmeyeceğini belirtmişti[17]. 24.06.2021 tarihli kararında ise bu görüş tamamen değişmiştir. HGK bu yeni kararında konuyu etraflıca tartışmış ve artık cevap vermeyen davalının “davayı inkâr çerçevesinde” delil gösterebileceğini kabul etmiştir[15]. Bu değişiklikle birlikte HGK, inkâr kapsamında delil göstermenin de bir savunma hakkı olduğunu teslim etmekle beraber bunun sınırını da çizmiştir. Yeni içtihada göre, davalı inkâr savunması altında yeni vakıa ileri süremeyecek, yeni bir savunma getiremeyecektir[15]. Aksi takdirde, salt “inkâr kapsamında delil sunuyorum” diyerek davaya yeni unsurlar sokmak, savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olacak ve kabul edilmeyecektir[15].

Sonuç olarak, cevap dilekçesi vermeyen tarafın delil gösterip gösteremeyeceği sorusu Yargıtay uygulamasında iki farklı dönem yaşamıştır. İlk dönemdeki HGK kararları, davalının bu hakkı tümüyle kaybettiği yönündeydi. Yeni dönem HGK kararı ise, hakkı bütünüyle reddetmek yerine davalının inkârla sınırlı kalmak şartıyla delil sunabileceğini ortaya koymuştur[13]. Bu yeni yaklaşım davalının savunma hakkını genişletirken aynı zamanda usuli disiplinin korunması için “yeni vakıa ileri sürmeme” şartını getirmiştir. Bu suretle, hem davacının beklenmedik yeni iddialarla karşılaşmaması, hem de davalının elindeki mevcut delillerle savunma yapabilmesi dengelenmeye çalışılmaktadır. Makalede incelenen HGK’nın 2021 tarihli kararı, uygulamada tereddüt yaratan bu konuya açıklık getirmiş ve sonraki yargılamalar için yol gösterici olmuştur[15].


[1] [2] [3] [4] [5] [6] [7] [8] [9] [10] [11] [12] [13] [14] [15] [16] [17] Davaya Süresinde Cevap Vermeyen Taraf Delil Gösterebilir Mi?

https://www.erdem-erdem.av.tr/bilgi-bankasi/davaya-suresinde-cevap-vermeyen-taraf-delil-gosterebilir-mi

https://onurkucukyetim.av.tr/