Emlak Vergisi ve Gayrimenkul İşlemlerinde Rayiç Bedel Artışları Hukuki İtiraz Rehberi

Emlak Vergisi ve Gayrimenkul İşlemlerinde Rayiç Bedel Artışları: Hukuki İtiraz Rehberi

Giriş ve Mevcut Durum

2025 yılı itibarıyla emlak vergisine esas arsa metrekare birim değerlerinde olağanüstü artışlar görülmüştür. Özellikle büyükşehirlerde bazı bölgelerde bu değerler önceki döneme göre 10 katına hatta daha fazlasına ulaşmıştır[1]. Örneğin İstanbul’daki kimi semtlerde arsa rayiç bedelleri 10-15 kat artarak, emlak vergisi mükelleflerini endişelendirmektedir[2]. Bu artışlar sadece emlak vergisini değil, tapu harcı, emsal kira bedeli, değer artış kazancı vergisi ve veraset-intikal vergisi gibi yedi farklı kalemi de etkilemektedir[3]. Yani arsa değerlerinin fahiş yükselmesi, gayrimenkul alım satımında ödenen harçtan, satış kazancı vergisine kadar pek çok mali yükü artırmaktadır.

Bölgemizde de (örneğin belirli bir sitede) arsa birim değerleri 6.000 TL’den 10.000 TL’ye çıkarılarak önceki dönemin yaklaşık üç katına ulaşmıştır. Bu durum, 2026’dan itibaren ödenecek emlak vergisinin en az üç katına çıkacağı anlamına gelir. Site sakinleri ve mülk sahipleri için bu ciddi bir artıştır ve hukuki yollara başvurarak itiraz etme gereğini doğurmuştur. Nitekim fahiş artışlarla karşılaşan vatandaşların dava açma hakkı bulunmaktadır[4]. Resmî takvime göre 2025 yılı takdir komisyonu kararlarına karşı itiraz süresi adli tatil nedeniyle 1 Eylül 2025’te başlayıp 8 Eylül 2025’te sona ermektedir[1]. Bu tarihe kadar vergi mahkemelerinde dava açarak yeni rayiç bedellere itiraz edilebilir; aksi takdirde belirlenen yüksek değerler kesinleşecek ve 2026-2029 yılları boyunca geçerli olacaktır[5].

Bu kapsamlı rehberde, arsa rayiç bedelinin ne olduğunu, nasıl belirlendiğini, son dönemdeki artışların hukuki dayanaklarını ve sonuçlarını ele alacağız. Hem site sakinleri/vatandaşlar hem de hukukçular için anlaşılır ancak teknik bir dille, itiraz süreçleri ve örnek yargı kararları açıklanacaktır. Ayrıca, yüksek rayiç bedellere karşı vergi mahkemesinde açılabilecek iptal davasının ayrıntıları ve örnek bir itiraz dilekçesi de sunulacaktır.

Arsa Rayiç Bedeli Nedir ve Nasıl Belirlenir?

Arsa rayiç bedeli, bir taşınmazın ait olduğu arsanın, ilgili belediye sınırlarındaki asgari metrekare değerini ifade eder. 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu (EVK)’na göre emlak vergisine tabi arsa ve arazilerin “vergi değeri”, bu rayiç bedeller esas alınarak hesaplanır[6]. Basitçe söylemek gerekirse, belediyelerce belirlenen arsa m² birim değeri, bina maliyet bedeli ile birleştirilerek taşınmazın vergi matrahı oluşturulur. Bu değer, gayrimenkul alım-satımında tapu harcı hesabında da asgari değer olarak kullanılır; satış bedelinin düşük gösterilmesini engelleyen taban değerdir.

Rayiç bedeller nasıl belirlenir? Yasal olarak, her ilçe için dört yılda bir toplanan Takdir Komisyonları tarafından belirlenir[7]. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK) Mükerrer 49. maddesi uyarınca, arsa ve araziler için asgari birim değer tespiti her 4 yılda bir yapılır[8]. Örneğin 2025 yılı, 2026-2029 yıllarında uygulanacak yeni emlak vergisi değerlerinin takdir edildiği yıldır[9]. Kanun gereği komisyonların bu değer tespitlerini en geç 30 Haziran 2025’e kadar karara bağlaması ve ilgili mercilere bildirmesi öngörülmüştür[9]. Sonrasında belirlenen değerler belediyelerde ve mahalle muhtarlıklarında ilan edilerek mükelleflerin bilgisine sunulur (2025’te yeni değerler Temmuz sonu itibarıyla muhtarlıklarda askıya çıkarılmıştır[10]).

Takdir Komisyonu kimlerden oluşur? Komisyonlar, merkezi idare ve yerel yönetim temsilcilerinden karma bir yapıda teşekkül eder. VUK md.72’ye göre ilçe bazında kurulan arsa rayiç bedeli takdir komisyonu; belediye başkanı (veya vekili) başkanlığında, belediyeden bir yetkili, Defterdarlık/Vergi Dairesi temsilcileri (iki üye), Tapu Sicil Müdürlüğü temsilcisi, Ticaret Odası temsilcisi ve ilgili mahalle muhtarı gibi üyelerden oluşur[11]. Bu yapı, farklı uzmanlıkları ve yerel bilgiyi sürece dahil etmeyi amaçlar. Ayrıca büyükşehir belediyesi olan illerde, ilçe komisyon kararları valilik başkanlığında toplanan bir “merkez komisyonu” tarafından 15 gün içinde incelenir; gerekirse düzeltme için ilçe komisyonuna geri gönderilir[8]. Bu çok kademeli yapı, değerlerin tutarlılığını sağlamaya yöneliktir.

Hangi kriterler dikkate alınır? Rayiç değerler belirlenirken mevzuat, taşınmazın konum ve özelliklerinin gözetilmesini emreder. EVK md.31 ve ilgili düzenlemelere göre piyasa değeri, maliyet bedeli, kiraya getirisi gibi ölçütler genel çerçeveyi çizer[6]. Özellikle Emlak Vergisine Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İlişkin Tüzük md.26, arsa birim değer takdirinde şu kriterlerin değerlendirilmesini şart koşar: taşınmazın şehir merkezine uzaklığı, ana cadde/sokak üzerindeki konumu, yakınında meydan, sahil gibi çekim noktaları olup olmadığı, bulunduğu yolun genişliği ve ulaşım imkânları, çevresinde su, elektrik, doğalgaz, kanalizasyon gibi belediye hizmetlerinin mevcut olup olmaması, imar planındaki durumu (yani arsaya imar izniyle ne yapılabileceği – konut, ticaret vb.) ve arsanın topoğrafik özellikleri gibi unsurlar[12]. Bu kriterler, 3194 sayılı İmar Kanunu ile belirlenen imar durumu ve kullanım alanlarının da fiyata etkisini içermektedir. Örneğin, bir arsanın imar planında ticaret alanı olarak gözükmesi (3194 sayılı Kanun kapsamında) veya köşe başında yer alması, değeri artıran etkenlerdir. Amaç, belirlenen değerin gerçek piyasa koşullarına olabildiğince yakın ve objektif verilere dayalı olmasını sağlamaktır[12].

2025 Yılındaki Fahiş Artışlar ve Sonuçları

Dört yıllık aralıklarla yapılan bu değerleme işlemleri, normalde enflasyon ve gayrimenkul piyasası trendlerine paralel artışlar öngörür. Ancak 2025 takdirlerinde birçok bölgede beklenenin çok üzerinde, fahiş artış oranları görülmüştür. Takdir komisyonları, özellikle belediyelerin gelirlerini artırma çabası ve enflasyonist ortam gibi sebeplerle rayiç değerlerde çok yüksek artışlar yaptılar[13]. Öyle ki bazı ilçelerde önceki döneme göre 6-7 kat, bazı mahallelerde ise 10 kata varan artışlar tespit edildiği resmen açıklanmıştır[14]. Hatta ülke genelinde ekstrem örneklerde 40 kata kadar varan artışların yapıldığı ifade edilmektedir[13]. Bu ölçüsüz artışlar, hem vergi adaleti açısından tartışmalara yol açmış hem de binlerce mükellefi dava yoluna sevk etmiştir[13][15].

Arsa birim değerlerindeki bu yükseliş, emlak vergisi tutarlarına doğrudan yansıyacaktır. Emlak vergisi oranları (binalar için binde 1 ile 2 arası, arsalar için binde 3 ile 6 arası, büyükşehirlerde iki katı uygulanıyor) yasal olarak sabit olsa da, matrah arttığı için ödenecek vergi katlanacaktır. Basit bir örnekle, önceki değeri 1.000 TL/m² olan bir arsanın yeni değeri 8.000 TL/m² olduysa, yıllık emlak vergisi de yaklaşık 8 kat artacaktır. Uzmanlar, bu artışların sadece emlak vergisini değil, gayrimenkul değerine bağlı diğer vergileri de tetikleyeceğini vurguluyor. Tapu harcı (gayrimenkul satış bedelinin binde 20’si oranında alınan harç) için, beyan edilecek asgari bedel yükseldiğinden daha fazla harç ödenecek; düşük bedel gösterme imkânı kalmayacaktır. Ayrıca emsal kira bedeli (VUK’a göre bir konutu bedelsiz kullandırma durumunda tespit edilen kira değeri) yükselerek, düşük kira beyan edenler için cezai tarhiyat riski doğurabilecektir. Değer artış kazancı vergisi (evini 5 yıl dolmadan satanların ödediği kazanç vergisi) hesaplanırken, maliyet bedeli ve satış bedeli arasındaki farkta rayiçler etkili olabilecektir. Veraset ve intikal vergisi hesaplamasında da miras kalan gayrimenkulün değeri yüksek belirlendiği için daha fazla vergi çıkacaktır[3]. Kısacası, rayiç bedellerindeki fahiş yükseliş mülk sahiplerinin vergi yükünü bir kalemde ciddi oranda artıran bir etki yapmaktadır.

Bu durum, kamuoyunda tepki çekmiş ve pek çok bölgede mükellefler örgütlenerek itiraz hazırlıklarına başlamıştır. Nitekim 2025 takdirlerine karşı ülke genelinde çok sayıda dava açılmış ya da açılmak üzeredir[16]. Bu olağandışı tablo üzerine merkezi idarenin de konuyu gündemine aldığı, artış oranlarına yasal sınırlama getirilmesinin tartışıldığı basına yansımıştır[16]. Geçmiş yıllarda benzer durumlar yaşandığında yasal düzenlemelerle çözüm üretildiği görülüyor: Örneğin 2006 yılında 5538 sayılı Kanun, 2017’de ise 7061 sayılı Kanun ile takdir komisyonu kararlarının aşırı artış içeren sonuçları sınırlandırılmıştır. 7061 sayılı Kanun’un 35. maddesiyle, 2017’deki fahiş artışlar için yeni değerlerin bir önceki yıl değerinin %50’sinden fazla olamayacağı kuralı getirilerek mükellef lehine tavan konmuştur[17]. 2025 için de benzer bir yasal müdahale yapılacağı beklentisi vardır[18]. Ancak, şu an itibarıyla (Eylül 2025) herhangi bir değişiklik yasalaşmamıştır. Dolayısıyla mükelleflerin mevcut hukuki yolları kullanarak bireysel haklarını aramaları büyük önem taşımaktadır.

İtiraz Hakkı: Mevzuat ve Gelişimi

Başlangıçta sınırlı itiraz hakkı: Emlak vergisi takdir komisyonlarının belirlediği arsa değerleri aslında genel nitelikli idari işlemlerdir. 2013 yılı öncesinde, VUK Mükerrer 49. madde uyarınca bu kararlara karşı doğrudan dava açma hakkı mükelleflerin kendilerine tanınmamıştı. Sadece kararın tebliğ edildiği kurum ve kuruluşlar (belediyeler, muhtarlıklar vb.) 15 gün içinde dava açabiliyordu[19][20]. Yani sıradan bir ev sahibi, kendi mükellefi olduğu verginin temelini oluşturan değerin hukuka aykırı olduğunu düşünse bile, tek başına yargı yoluna gidemiyordu. Bu durum, hak arama hürriyeti ve hukuk devleti ilkesi açısından eleştirilmekteydi.

AYM’nin dönüm noktası kararı: Anayasa Mahkemesi, bireysel mükelleflerin itiraz yolunu kapatan bu kuralı 31.05.2012 tarih ve E.2011/38, K.2012/89 sayılı kararıyla iptal etti[20]. Yüksek Mahkeme, verginin asıl yüklenicisi olan vatandaşların bu kararlara karşı dava açamamasının Anayasa’nın 36. maddesindeki hak arama hürriyetine aykırı olduğuna hükmetti[21]. Bu iptal kararı 2013’ten itibaren yürürlüğe girerek, tüm emlak vergisi mükelleflerine takdir komisyonu kararlarına karşı doğrudan dava hakkı tanınmasını sağladı[22][23]. Böylece hukuka aykırı gördüğü bir rayiç bedel tespitine karşı her malikin vergi mahkemesinde iptal davası açabilmesinin önü açılmış oldu. Bu gelişme, milyonlarca mükellefin mülkiyet hakkının korunması ve vergi adaletinin sağlanması yönünde önemli bir ilerleme olarak değerlendirilmiştir[24].

Mevzuattaki son durum: AYM kararının ardından kanun koyucu dava açma süreleri konusunda açık bir düzenleme yapmamıştır[25]. Bu boşlukta, genel hükümler uygulanmaktadır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na (İYUK) göre idari işlemlere karşı dava açma süresi tebliğ/ilan tarihinden itibaren 30 gündür (Vergi uyuşmazlıklarında özel bir düzenleme olmadığından bu süre benimsenmiştir). Başka bir deyişle, takdir komisyonu kararları mükellefe bireysel tebligatla bildirilmediği için, mükellefin kararı öğrendiği tarihten itibaren 30 gün içinde dava açması gerekir[26][27]. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun güncel bir kararında (E.2022/14, K.2023/2) bu husus netleştirilmiştir: Karar, ilan yoluyla duyurulan bu tür işlemlerde dava açma süresinin öğrenme tarihinden başlayacağı ve en geç karar yılının sonuna kadar dava açılabileceğini hükme bağlamıştır[27]. Bu içtihada göre, 2025 yılında ilan edilen rayiç bedellere karşı en geç 31 Aralık 2025 tarihine kadar dava açılabileceği belirtilmiştir[28]. Yine de, bu kadar uzun süre beklemek pratikte riskli olabilir; zira “öğrenme tarihi”nin somut ispatı zor olabileceğinden, genel kabul gören uygulama, ilanları izleyen bir aylık sürede (adli tatil durumları hariç) davayı açmaktır.

Adli tatil ve süre uzatımı: İdari yargıda temmuz sonu-ağustos dönemi adli tatil olarak kabul edilir (20 Temmuz – 31 Ağustos). Eğer dava açma süresinin son günü bu tarihler arasına denk gelirse, süre adli tatilin bittiği 31 Ağustos’tan itibaren 7 gün uzatılır[29]. 2025 yılında da takdir komisyonu kararları Temmuz sonunda ilan edildiği için normalde Ağustos içinde dolacak 30 günlük süre, adli tatil nedeniyle 8 Eylül 2025 tarihine kadar uzamıştır[30]. Bu tarihten sonra bireysel dava hakkı düşecektir (yukarıdaki Danıştay kararı teorik olarak yıl sonuna kadar izin veriyor olsa da, uygulamada 8 Eylül’e kadar başvurmak en güvenli yoldur). Not: Adli tatilde dava açmak teknik olarak mümkündür; ancak mahkemeler tatile girdiğinden süre uzatımı mükellef lehine koruma sağlar[31]. Bu nedenle birçok vatandaş, 1-8 Eylül 2025 haftasında yoğun şekilde vergi mahkemelerine başvurmuştur.

İtiraz (Dava) Süreci ve Yol Haritası

Hangi mahkemede dava açılır? Emlak vergisi rayiç değer takdirlerine karşı itirazlar, vergi mahkemelerinde iptal davası şeklinde yapılır. Görevli yargı yeri idari yargıdır, zira takdir komisyonu kararı idari bir işlemdir. Yetkili mahkeme ise, gayrimenkulün bulunduğu yer vergi mahkemesidir (örneğin Adana’daki bir taşınmaz için Adana Vergi Mahkemesi). Davacı, taşınmaz maliki (veya varsa intifa hakkı sahibi) mükelleftir[32]. Dava açılırken bir dilekçe ile ilgili vergi mahkemesi başkanlığına başvurulur; dilekçede dava konusu işlem, iptal talebi ve gerekçeler belirtilir. Harç ve masraf makbuzları eklenir. Mükellef isterse davayı bir avukat aracılığıyla takip edebilir; özellikle hukuki gerekçelerin etkin sunumu açısından uzman yardımı almak faydalı olabilir.

Yürütmeyi durdurma talebi: Dava açmak tek başına, takdir edilen değerin uygulanmasını otomatik olarak durdurmaz. Yani mahkeme kararı çıkana kadar 2026’da tahakkuk edecek emlak vergisi yeni yüksek değer üzerinden hesaplanacaktır. Ancak İYUK md.27 uyarınca, davacı dilekçesinde yürütmenin durdurulması (YD) talebinde bulunabilir. YD talebi, dava konusu idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve uygulandığında telafisi güç zararlar doğması şartlarına dayanır. Rayiç bedel kararlarında hukuka aykırılık iddiası ciddi biçimde ileri sürüldüğünde ve yeni vergi yükünün mükellef için katlanılamaz boyutta olduğu gösterildiğinde, mahkeme takdir komisyonu kararının yürütmesini durdurabilir. Bu durumda, dava sonuçlanıncaya kadar eski (daha düşük) değerler üzerinden vergi ödenmesi mümkün olabilecektir. Yürütmeyi durdurma kararı çıkmazsa, mükellef yeni değer üzerinden vergiyi ödemek zorundadır; ancak davayı kazanırsa fazla ödediği tutarı iade alabilir.

Dava süresince yargılama usulü: Takdir komisyonu kararlarına karşı açılan davalar, kanunen ivedi yargılama kapsamındadır. VUK Mük.49’de, bu davalarda davalı idarenin savunmasının tebliğiyle dosyanın tekemmül edeceği ve en geç bir ay içinde karar verileceği yazılıdır[33]. Uygulamada her ne kadar mahkemeler bazen bu süreyi aşsalar da, bu tür davalar öncelikli görülebilir. Mahkeme, dosyayı incelerken sıklıkla bilirkişi incelemesi yaptırır. Genellikle gayrimenkul değerleme konusunda uzman bilirkişiler, dava konusu arsanın gerçek piyasa değerine dair rapor sunar. Mahkeme, idarece belirlenen değeri bu rapordaki analizlerle karşılaştırarak hukuka uygunluk denetimi yapar[34][35]. Eğer bilirkişi raporu, takdir edilen değerin emsallerine göre çok yüksek olduğunu ortaya koyarsa, mahkeme kararı iptal yönünde şekillenebilir. Bilirkişi görüşü aksi yönde olursa (örneğin takdir edilen değer makul bulunursa), davanın reddi söz konusu olabilir. Bu noktada, mükelleflerin dava açarken kendi bölgesindeki emsal satış fiyatlarını, bilirkişi nezdinde savunabilecek verilere dönüştürmeleri önemlidir. Gerekirse gayrimenkul değerleme uzmanlarından özel rapor alarak, komisyon kararının hatalı olduğunu destekleyen delilleri dosyaya sunabilirler.

Karar ve sonrası: Vergi mahkemesi, takdir komisyonu kararını iptal edebilir veya davayı reddedebilir. İptal kararı verilirse, ilgili cadde/sokak için belirlenen arsa birim değeri hukuken geçersiz kılınmış olur. Bu durumda idare (belediye ve takdir komisyonu) yeni bir değer belirlemek durumundadır. Mahkeme iptal kararında genellikle hukuka aykırılık nedenlerini belirtir (örneğin “değer fahiş olup objektif kriterlerle bağdaşmamaktadır” şeklinde). Dava reddedilirse, belirlenen değer kesinleşir ve aynen uygulanır. Tarafların temyiz hakkı vardır: Vergi mahkemesi kararları bölge idare mahkemesi nezdinde istinafa, oradan da Danıştay’a taşınabilir. Ancak 2025’te çok sayıda dava açıldığı dikkate alındığında, emsal teşkil edecek üst mahkeme kararları önem kazanacaktır.

İtiraz Gerekçeleri: Hangi Durumlarda Başarılı Olunabilir?

Mükellefler, takdir komisyonu kararının hukuka aykırı olduğunu çeşitli gerekçelerle öne sürebilirler. Bu gerekçeler genellikle değerleme esasını veya usulünü hedef alır. Uygulamada en sık rastlanan itiraz nedenleri şunlardır:

  • Değerin Fahişliği (Aşırı Yüksek Değerleme): Bu, en yaygın dava gerekçesidir. Davacı, takdir edilen arsa m² birim değerinin taşınmazın gerçek piyasa değerini yansıtmadığını, makul ekonomik göstergelerle kıyaslandığında aşırı yüksek (fahiş) olduğunu iddia eder. Örneğin sokakta serbest piyasada m² fiyatları 3.000 TL civarıyken, komisyonun 8.000 TL takdir etmesi bariz bir orantısızlık sayılabilir. Bu durumda EVK md.31 ve ilgili Tüzük md.26’de öngörülen objektif kriterlere uyulmadığı ileri sürülür[12][36]. Mahkemeye sunulacak emsal satış ilanları, ekspertiz raporları vb. delillerle fahişlik ortaya konulmaya çalışılır.
  • Usule Aykırı Komisyon Oluşumu veya İşleyişi: VUK md.72’de belirtilen komisyon bileşimine uyulmadan karar alınmışsa ya da toplantı sayısı/gündemi kanuna aykırıysa bu da iptal sebebidir[37]. Örneğin ilgili mahalle muhtarının haberi olmadan toplantı yapılması, yeter sayıya ulaşılamadan karar alınması, veya tapu sicil müdürlüğü temsilcisinin katılmaması gibi usul hataları iddia edilebilir. Kararın gerekçesiz olması da önemli bir usul eksikliğidir; zira mevzuat gereği komisyon kararları gerekçeli olmalıdır[38]. Yargılama sırasında idare, komisyon tutanaklarını sunmak zorunda kalacak ve bu noktada usulsüzlükler tespit edilirse iptal kararı çıkabilecektir.
  • Mevzuata Aykırılık (Yetki ve Sebep Unsuru): Takdir komisyonu kararının, Emlak Vergisi Kanunu, VUK veya ilgili Tüzük hükümlerine aykırı olduğu da ileri sürülebilir[39]. Örneğin Tüzük md.26’daki kriterlerin göz ardı edilmesi, benzer özellikteki bölgeler arasında hakkaniyetsiz farklar oluşması, “değer bakımından farklı bölge” kavramının yanlış uygulanması sayılabilir. Danıştay, aynı cadde içinde bile özel siteler, AVM’ler gibi farklı özellik arz eden alanların ayrı bölge kabul edilip farklı değer takdir edilebileceğini içtihat etmiştir[40][41]. Eğer komisyon bu esnekliği haklı gerekçe olmaksızın kullanmadıysa veya tersine yanlış kullandıysa (örneğin sırf daha yüksek vergi almak için sitelere astronomik değerler verdiyse), bu da davada dile getirilebilir. Ayrıca takdir komisyonunun kendiliğinden veya belediyenin talebi dışında toplanamayacağı, mutlak surette kanuni takvimine uygun hareket etmesi gerektiği de bir diğer hukuki noktadır[42]. Usulsüz şekilde (örneğin 4 yıllık periyod dolmadan) değer tespiti yapılmışsa, bu açıkça kanuna aykırıdır.
  • Makul Artış Oranının Aşılması: Bazı davalarda, değerin tamamen iptalinden ziyade belirli bir makul orana kadar olan kısmı onaylayıp aşan kısmı iptal ettirme stratejisi izlenmektedir[43][44]. Örneğin mükellef, dört yılda genel ekonomik göstergeler ışığında diyelim ki 4 katına kadar artışı tolere edilebilir görüyor, ancak 4 katın üzerindeki kısmın fahiş olduğunu savunuyor olabilir. Nitekim uzmanlar önceki dört yıldaki enflasyon, ÜFE, TÜFE gibi oranlara bakarak yaklaşık 4-4,5 katın üzerindeki artışları fahiş sayma eğilimindedir[45]. Bu yaklaşım, mahkemeye de daha “rasyonel” bir talep sunarak tamamen iptal yerine kısmi iptal kararı aldırmayı hedefler. Danıştay’ın da yeni içtihatlarında takdir komisyonu kararlarının bölünebilir nitelikte olduğu ve hukuka aykırı bulunan kısmın kısmen iptal edilebileceği kabul edilmiştir[46][47]. Kısmi iptal, tüm süreci sil baştan yaptırmaktansa sadece aşırılığın törpülenmesini sağlar. Ancak unutulmamalıdır ki, davanın reddedilen kısmı için karşı tarafa vekalet ücreti ödenmesi gibi riskler doğabilir[47].

Yukarıda sayılanlar dışında, her somut olayın kendine özgü koşulları olabilir. Örneğin bölgedeki imar planı değişiklikleri (yeni metro hattı geçmesi, bölgenin turizm alanı ilan edilmesi vb.) değeri gerçekten artırmışsa, idarenin savunması güçlü olabilir. Mükellefler ise aksine, değer düşürücü faktörleri (imar kısıtları, zeminin sorunları, çevre kirliliği vs.) öne çıkarabilir. Önemli olan, komisyon kararının somut ve hukuken geçerli dayanaklar olmaksızın keyfi şekilde yapıldığını ortaya koyabilmektir. Mahkemeler de bu noktada hakkaniyetli bir denetim yapmak durumundadır.

Emsal Yargı Kararları: Bir Kişi Kazanırsa Herkes Kazanır mı?

Emlak vergisi arsa birim değerlerine ilişkin davalar, niteliği gereği genel etki doğurabilen davalardır. Danıştay’ın yerleşik içtihadına göre, bir cadde veya sokağa ait takdir komisyonu kararı yargı yoluyla iptal edilirse, o cadde/sokaktaki tüm mükellefler bu iptal kararından yararlanır[48]. Yani sadece davayı açan kişi için değil, aynı hukuki durumda bulunan diğer maliklere de yeni (daha düşük) değer uygulanır. Bu ilke, idari işlemlerin hukuka uygunluğunu sağlama ve eşitlik ilkesi gereği benimsenmiştir[48][49]. Dolayısıyla komşulardan birinin açtığı davada o sokağın rayiç bedeli iptal edilirse, diğer komşular da ayrı ayrı dava açmamış olsalar bile vergi değeri otomatik olarak düşürülmüş olacaktır. Bu durum, kolektif hareket etmenin önemini gösterir. Fiilen pek çok site ve mahalle sakini, aralarından bir temsilci seçerek veya topluca dava açarak sonuca ulaşmaya çalışmaktadır. Hatta bazı bölgelerde meslek odaları (örneğin emlakçılar odası, ticaret odası) üyeleri lehine dava açıp emsal karar almaktadır[50].

Mahkemelerin verdiği kararlar, sadece iptal sınırları içinde etki doğurur. Örneğin bir ilçe için tüm takdir kararının iptali istenmiş ve kazanılmışsa, o ilçedeki yeni değerler tümden geçersiz sayılır (yeniden takdir gerekir). Fakat daha yaygın olarak, uyuşmazlıklar cadde/sokak bazında görüldüğünden, iptal kararları da o sokakla sınırlı kalır. Danıştay, bu nedenle “değer bakımından farklı bölgeler” kavramına dikkat çekerek, aynı mahalle içinde dahi alt bölgelere ayrılan farklı değerleme bölgelerinin olabileceğini, iptal hükmünün hangi bölgeye ilişkinse orayı etkileyeceğini belirtmiştir[40][51]. Mükellefler açısından bakarsak, eğer komşusu dava kazandıysa belediyeye başvurup kendi beyan değerini de o karara uygun güncellettirebilir.

Geçmişte alınan emsal kararlar, sonraki süreçler için yol göstericidir. Örneğin 2018 takdir döneminde açılan davalarda birçok vergi mahkemesi %50 tavanı aşan kısımları iptal etmiş, Danıştay da bu yönde kararlar verince hükümet 2017’de yasal düzenlemeyi getirmiştir[16][17]. Yine Anayasa Mahkemesi’nin 2012 kararı, milyonlarca kişiye hak arama yolu açmıştır. 2025 dönemi için de sonuçlar benzer şekilde yargı ve/veya yasa eliyle şekillenecektir. Mükellefler şunu bilmelidir ki, hukuka aykırı olduğunu düşündükleri vergilendirme işlemlerinde yargısal denetim en önemli güvencedir. Vergi adaleti, idarenin takdirine bırakılmayacak kadar değerli bir ilkedir ve yargı mercileri bunun teminatıdır.

Sonuç ve Öneriler

Emlak vergisine esas arsa rayiç bedellerindeki aşırı artışlar, hem ev sahiplerini maddi açıdan zora sokmakta hem de verginin adil olması ilkesine gölge düşürmektedir. Site sakinleri ve tüm mükellefler, kendilerine tebliğ edilen veya ilanla öğrenilen yeni değerlere kayıtsız kalmamalıdır. Eğer belirlenen değerlerin gerçekçi olmadığı düşünülüyorsa, hukuki itiraz yolları mutlaka değerlendirilmelidir. İtirazlar, Vergi Mahkemesi nezdinde iptal davası şeklinde ve süresi içinde yapılmalıdır. 2025 itibarıyla itiraz için öngörülen sürenin 8 Eylül 2025’te dolduğu unutulmamalıdır[1]. Bu tarihe kadar davasını açanlar, sonrasında çıkacak olası yasal düzenlemelerden veya emsal mahkeme kararlarından faydalanma şansını da elde edecektir.

Vatandaşlar açısından teknik vergi ve hukuk terimleri karmaşık gelebilir. Bu nedenle, özellikle yüksek tutarlı mülk sahiplerinin bir hukukçuya danışması önerilir. Ancak her durumda, temel hak ve yükümlülükler konusunda bilgi sahibi olmak önemlidir. Bu makalede aktarılan mevzuat hükümleri (EVK, VUK, İmar Kanunu vs.) ve içtihatlar ışığında, itiraz dilekçenizin sağlam gerekçelere dayanmasına özen gösteriniz. Dilekçenizde somut veriler, emsal değerler ve hukuki dayanaklar sunarsanız, mahkeme nezdinde başarılı olma ihtimaliniz artacaktır.

Unutulmamalıdır ki, hukuk düzeni içerisinde idarenin işlemleri yargı denetimine tabidir ve vergilendirme alanında da mükelleflerin mağduriyetine karşı mahkemeler çözüm sunabilmektedir. Aşağıda, tipik bir dava dilekçesi örneği bulabilirsiniz. Bu örnek, genel bir format sunmakta olup her somut duruma göre uyarlanması gerekir. Özellikle davacıya ait taşınmaz bilgileri, eski ve yeni değer rakamları ve özgün itiraz nedenleri ilgili yerlere eklenmelidir.

Kısa cevap: Evet, kuruma (belediye/takdir komisyonuna) başvuru yapabilirsiniz; fakat bu zorunlu değil ve dava süresini DURDURMAZ. Asıl etkili ve süreye bağlı yol, Vergi Mahkemesi’nde iptal davasıdır.

Neden?

  • Takdir komisyonu kararı, genel nitelikte bir idari işlemdir. AYM sonrası mükellefler doğrudan dava açabilir (zorunlu ön-başvuru yok).

  • Belediyeye/komisyona vereceğiniz “itiraz/yeniden değerlendirme” dilekçesi iyi bir kanıt ve baskı aracıdır ama İYUK’taki 30 günlük süreyi (2025 için adli tatil nedeniyle 8 Eylül’e uzayan pratik süreyi) kesmez/uzatmaz.

  • VUK’taki “düzeltme-şikâyet” yolu bu işlem tipinde (arsa m² asgari birim değeri) genellikle uygun/etkili görülmez; esas yol iptal davası + (mümkünse) yürütmenin durdurulması talebidir.

Ne yapalım?

  1. Muhtarlıktan/belediyeden sokağınızın eski-yeni m² birim değerini yazılı alın.

  2. Aynı gün belediyeye yazılı başvuru (aşağıdaki örnek) verin: “fahiş artış, kriterlere uyulmaması, gerekçesizlik” gibi hususları belirtin.

  3. Eşzamanlı olarak (başvuruyu beklemeden) Vergi Mahkemesinde iptal davasını açın; yürütmenin durdurulmasını da isteyin.

  4. Emsal satışlar/ekspertiz, altyapı-ulaşım-imar kısıtları gibi delilleri ekleyin.


Kuruma (Belediye/Takdir Komisyonuna) Başvuru Örneği

… BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NA / TAKDİR KOMİSYONU BAŞKANLIĞI’NA
Konu: 2026-2029 dönemi arsa m² birim değerinin yeniden değerlendirilmesi talebi

Başvuran: Ad-Soyad, TCKN, Adres
Taşınmaz: İl/İlçe/Mahalle, Cadde-Sokak, Kapı No, Ada/Parsel

Belediyenizce/İlçe Takdir Komisyonunca 2025 yılında alınan karar uyarınca, yukarıda bilgileri yer alan taşınmazın emlak vergisine esas arsa m² birim değeri … TL olarak belirlenmiştir.

Bu değer, bir önceki döneme göre fahiş oranda artmış olup EVK md.29, ilgili Tüzük md.26 ve VUK Mük.49’da öngörülen kriterlere (konum, ulaşım, altyapı, imar durumu, emsal satışlar vb.) uygun değildir. Kararda emsal/teknik gerekçe gösterilmemiş, bölgenin özellikleriyle bağdaşmayan bir tespit yapılmıştır.

Ekte sunduğum emsal satış ilanları/ekspertiz raporları/imar durumu belgeleri itibarıyla belirlenen değerin gerçek piyasa koşullarıyla örtüşmediği açıktır.

Talep: İşbu başvurum doğrultusunda değerin yeniden takdiri için komisyonun acilen toplanarak kararın gözden geçirilmesini ve düzeltilmesini, sokak/bölge için makul seviyede (emsallere uygun) arsa m² değerinin belirlenmesini arz ederim.

Tarih:

İsim-Soyisim-İmza

Ekler: (1) Emsal satış/ekspertiz; (2) İmar durumu; (3) Tapu örneği; (4) Muhtarlıktan alınan değer yazısı vb.


ÖNEMLİ NOT: Bu başvuru dava süresini durdurmaz. Bu nedenle Vergi Mahkemesi’ne iptal davasını süresi içinde ayrıca açınız.


Örnek İtiraz Dilekçesi (Vergi Mahkemesi’ne Sunulmak Üzere)

T.C. ... VERGİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

Davacı: <_Ad Soyad_> (T.C. Kimlik No: <________>), <_Adres_>

Vekili: <_Av. Ad Soyad_> (Varsa, vekille temsil ediliyorsa buraya yazılır, yoksa “-” konulabilir)

Davalı: <_İlgili Belediye Başkanlığı veya Vergi Dairesi Başkanlığı_> 
(Not: Takdir komisyonu kararını uygulayan idare olarak genelde belediye gösterilir. Örneğin “Sarıçam Belediye Başkanlığı” gibi.)

Konu: <_İli_> <_İlçesi_> <_Mahallesi_> <_Cadde/Sokağı_> için 2026-2029 dönemi emlak vergisine esas asgari arsa m² birim değerini belirleyen takdir komisyonu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması taleplidir.

Açıklamalar:

1. Davacı, <_İli_> <_İlçesi_> <_Mahallesi_> <_Cadde/Sokak_> <_Kapı No/ Parsel No_> adresinde kain taşınmazın maliki olup emlak vergisi mükellefidir. Davacıya ait bu taşınmazın emlak vergisi matrahına esas arsa m² birim değeri, ilgili Takdir Komisyonu’nun 2025 yılında almış olduğu kararla <_XXXX_> TL olarak belirlenmiştir. Söz konusu karar, <_tarih_> tarihinde mahalle muhtarlığında ilan yoluyla öğrenilmiş olup işbu dava süresi içinde açılmaktadır.

2. Takdir komisyonunca belirlenen <_XXXX_> TL/m² lik yeni değer, bir önceki dönemde aynı taşınmaz için geçerli olan <_YYYY_> TL/m² lik değerin yaklaşık <_%Z_> katıdır. Bölgede emlak piyasasında oluşan reel fiyatlar ve son dört yıllık ekonomik göstergeler dikkate alındığında, bu artış oranı fahiş niteliktedir ve objektif ölçütlerle izah edilebilir değildir. Örneğin, taşınmazın bulunduğu bölgede yakın tarihte gerçekleşen satışlarda arsa birim fiyatları ortalama <_AAAA_> TL/m² seviyesindedir. Bu haliyle, dava konusu değer tespiti, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu md.29 ve Emlak Vergisine Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İlişkin Tüzük md.26 hükümlerine aykırı biçimde, gerçek değerinin çok üstünde belirlenmiştir.

3. Takdir komisyonu kararının hukuka aykırı olmasının bir diğer gerekçesi, değer tespit sürecindeki usuli eksikliklerdir. Şöyle ki; komisyon kararında herhangi bir gerekçe belirtilmemiş, hangi emsal ve kıstaslara dayanıldığı açıklanmamıştır. Oysa VUK Mükerrer 49. madde uyarınca takdir komisyonu kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Ayrıca komisyonun oluşumunda ve toplanma usulünde de hata bulunmaktadır. <_Mahalle_> muhtarı olan <_isim_>, karar toplantısına katılmadığını beyan etmiştir. Bu da, VUK md.72’de öngörülen komisyon bileşimine uyulmadığını göstermektedir. Usulüne uygun teşekkül etmeyen komisyonun aldığı karar, şekil unsuru yönünden de hukuka aykırıdır.

4. Dava konusu işlemin uygulanması halinde, davacı açısından telafisi güç zararlar doğacaktır. Zira emlak vergisi matrahının üç kat artması neticesinde, davacının 2026 yılında ödeyeceği emlak vergisi de yaklaşık üç kat artacaktır. Bu ise aile bütçesi üzerinde ağır bir yük getirecektir. Eğer ileride davacı haklı bulunacak olursa, aradaki fark iade edilse bile, yüksek tutarlı verginin ödenmesi süreç içinde finansal zorluk yaratacaktır. Bu nedenle, 2577 sayılı İYUK md.27 uyarınca yürütmenin durdurulması kararı verilmesi için gerekli koşullar mevcuttur: İşlemin açık hukuka aykırılığı yukarıdaki gerekçelerle ortaya konulmuş olup, uygulanması halinde davacı yönünden ciddi ve giderilmesi güç zararlara yol açacaktır.

5. Sonuç ve Talep: Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle ve Sayın Mahkeme’ce re’sen göz önünde bulundurulacak sair hususlar da dikkate alınarak:
   - Davaya konu <_İli_> <_İlçesi_> <_Mahallesi_> <_Cadde/Sokak_> için Takdir Komisyonu’nca belirlenen <_XXXX_> TL arsa metrekare birim değerine ilişkin kararın iptali,
   - Yargılama sonuna kadar dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına,
   - Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı idare üzerinde bırakılmasına,

Karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim.

<_Tarih_>

Davacı (Ad Soyad / İmza) 
(Vekille temsil ediliyorsa Avukatın Adı Soyadı)


Not: Yukarıdaki dilekçe şablonu, genel bir örnek olarak sunulmuştur. Her bir davacının kendi taşınmazına, bulunduğu il/ilçeye ve somut durumuna göre içerik uyarlaması yapması gerekir. Özellikle artış oranı, emsal satış bilgileri, bölgesel özel durumlar (örn. yakın zamanda imar değişikliği olup olmadığı gibi) dilekçeye eklendiğinde, mahkemenin durumu daha iyi değerlendirmesi sağlanacaktır. Dilekçenin ekine, takdir komisyonu kararının ilan metni veya belediyeden alınan değer tebligatı, emsal satış gösteren belgeler/ilanlar ve davacıya ait tapunun örneği konulması isabetli olacaktır. Ayrıca, dava açmadan önce bir avukata danışmak, usul ve esas konularında hata yapılmaması adına önemle tavsiye olunur. Hukuki süreçlerin doğru işletilmesiyle, fahiş artışların makul seviyelere çekilmesi ve emlak vergisinde adaletin tesis edilmesi mümkün olabilecektir.

Kaynaklar: Emlak Vergisi Kanunu (1319), Vergi Usul Kanunu (213) ve ilgili mevzuat; Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararları; konuyla ilgili güncel makaleler ve haberler[6][27][3][13][48][1].


[1] [5] [7] [10] [14] [30] Emlak vergisi artışı 10 katı buldu - Son Dakika Ekonomi Haberleri | Ntv Para

https://www.ntv.com.tr/ntvpara/emlak-vergisi-artisi-10-kati-buldu,zg8tdXboMUilnMACc7B_5g

[2] [3] [4] Ev sahipleri ve kiracılar dikkat! Emlak vergisi ve rayiç bedel artıyor: Fiyatlar cebinizi yakabilir

https://yandex.com.tr/gundem/business/emlak-vergisi-cep-yakacak-3585110

[6] [8] [9] [11] [12] [19] [20] [21] [24] [26] [27] [28] [34] [35] [36] [37] [38] [39] [40] [41] [46] [47] [48] [49] [50] [51] Emlak Vergisine Esas Arsa Birim Metrekare Değerlerine Karşı Yargı Yolu: Hukuki Dayanaklar, Süreç ve Güncel İçtihatlar - Volkan ERDOĞDU, Vergi Mahkemesi Başkanı - Alomaliye.com

https://www.alomaliye.com/2025/07/14/emlak-vergisine-esas-arsa-birim-metrekare-degerlerine-karsi-yargi-yolu-hukuki-dayanaklar-surec-ve-guncel-ictihatlar-volkan-erdogdu-vergi-mahkemesi-baskani/?srsltid=AfmBOoq_-KdC3MJgBr2uw-LvBhW6eILyECFMJc9acxijgXfOfuDhmYnF

[13] [15] [16] [17] [18] [42] [43] [44] [45] Emlak vergisinde fahiş takdir kararlarına karşı davalar açılmaya devam ediyor, yasal düzenleme ile artışların sınırlandırılması da gündemde!

https://t24.com.tr/yazarlar/erdogan-saglam/emlak-vergisinde-fahis-takdir-kararlarina-karsi-davalar-acilmaya-devam-ediyor-yasal-duzenleme-ile-artislarin-sinirlandirilmasi-da-gundemde,51385

[22] [23] [25] [29] [31] [32] [33] Emlak Vergisi Takdirine İtiraz ve Dava - Av. Seçil İlayda SÖNMEZ

https://www.secililaydasonmez.av.tr/emlak-vergisi-takdirine-itiraz-ve-dava/

https://onurkucukyetim.av.tr/