Yayın Tarihi: 16 Temmuz 2025
Etiketler: Hizmet Tespiti, Sigortasız İşçilik, İş Mahkemesi, SGK, Yargıtay Kararları, Keşif Süreci
Türkiye'de birçok emekçi, çalıştıkları dönem boyunca sigortasız çalıştırıldıklarını ancak işten ayrıldıktan sonra bu durumu fark ettiklerini ifade ediyor. Sosyal güvenlik hakkının korunması ve geriye dönük prim haklarının elde edilebilmesi için açılan hizmet tespiti davaları, işçilerin geçmiş haklarını kurtarma çabasında önemli bir yer tutar.
Bu makalede, bir işçinin yaklaşık 4 yıl boyunca sigortasız çalıştırıldığını iddia ettiği bir davada yaşananlar üzerinden, hizmet tespiti davalarının delillendirme süreci ve uygulamadaki kritik aşamalar ele alınmaktadır.
Davacı, inşaat ve emlak sektöründe faaliyet gösteren bir şirkette uzun süre sigortasız çalıştırıldığını ileri sürmüş; özellikle temizlik, mutfak, çay servisi gibi büro hizmetlerinde fiilen görev yaptığını, ancak bu sürenin Sosyal Güvenlik Kurumu’na hiç bildirilmediğini belirtmiştir.
Şirket tarafı, iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu savunmuş; işçinin sadece belirli bir dönemde çalıştığını, bu sürenin zaten SGK’ya bildirildiğini ve primlerin eksiksiz ödendiğini ifade etmiştir. Sigortasız çalıştırmanın söz konusu olamayacağı, şirketin saygınlığıyla bağdaşmadığı savunulmuştur.
Mahkeme, delillerin toplanması ve çalışmanın yerinde tespiti için keşif kararı vermiştir. Davacının çalıştığını ileri sürdüğü şube ve şantiye adreslerinde keşif yapılmasına, ayrıca çevre esnafın ve komşu işyerlerinin de gözlemlenmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi raporunda şu unsurlar öne çıkmıştır:
Davacının ilgili dönemde çeşitli şantiyelerde temizlik ve servis işlerinde görev yaptığı tanık beyanlarıyla desteklenmiştir.
Sigortasız çalışma iddiaları, bordro tanıkları ve emniyet kayıtlarındaki olaylarla örtüşen beyanlarla güçlendirilmiştir.
Belirli bir hırsızlık olayı soruşturması sırasında alınan imza örnekleri ve ifadeler, işyeriyle fiili bağın izlerini taşımaktadır.
Keşif, hizmet tespiti davalarında sadece işverenin beyanlarıyla değil, komşu esnaf, çevre işyeri çalışanları ve hatta belediye kayıtlarıyla desteklenebilen gözleme dayalı bir delil sürecidir. Bu davada da, farklı mahallelerdeki adreslerin keşif kapsamına alınması kararı, işçinin iddialarını kuvvetlendirme yönünde önemli bir adım olmuştur.
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86. maddesi, bildirimsiz çalışma iddialarının yargı yolu ile tespitini mümkün kılar. Bu tür davalarda:
Tanık beyanları hayati önemdedir.
Yazılı delil az olduğu için emniyet kayıtları, şirket içi belgeler, komşu beyanları ve keşif gözlemleri önem kazanır.
Mahkeme, kamu düzeni gerekçesiyle resen araştırma yetkisini geniş şekilde kullanabilir.
“İşçinin sigortasız çalıştığı döneme ilişkin yazılı belge sunamaması durumunda; tanık beyanları, çevresel deliller ve bilirkişi raporları ile desteklenen iddialar değerlendirilmeye alınmalı ve hizmet tespiti yapılmalıdır.”
— Yargıtay HGK'nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527; 30.6.1999 gün 1999/21-549-555; 3.11.2004 gün 2004/21-480-579.
Bu dosya, işçinin sadece bir iddiayla değil; geçmişi belgeleyen tanıklarla, adli kayıtlardaki izlerle, yerinde keşiflerle ve kararlılıkla sürdürdüğü bir mücadeleyi gözler önüne seriyor.
Sigortasız çalışmak kader değildir. Her işçinin sosyal güvenlik hakkı, anayasal bir haktır ve geriye dönük olarak da korunabilir.
Sigortasız çalıştırıldığınızı düşünüyorsanız, zaman kaybetmeden bir avukata başvurmanız hayati önemdedir. Delil toplama süreci zamanla zorlaşabilir. Bu konuda danışmanlık ve dava takibi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.