TBK
m.135, “alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesiyle borç sona
erer” kuralını öngörür[1]. Ancak
aynı maddenin sonunda yer alan “taşınmaz rehni ve kıymetli evraka ilişkin özel
hükümler saklıdır” ibaresi, bono gibi kambiyo senetleri bakımından bu genel
kuralın uygulanmayacağını gösterir[1][2].
Örneğin Atamulu–Köroğlu da poliçe ve bonoda alacaklı ile borçlu aynı kişide
birleşse bile borcun sona ermediğini vurgular[2].
Yargıtay da bu istisnayı benimser; düzenleyene yapılan geriye ciro hâlinde TBK
135’in hükmünün uygulanmayacağını belirtir[3].
·
TBK 135 Genel Kuralı: Alacaklı ile borçlu tek kişi olunca borç ortadan kalkar (birleşme)[1].
·
Kıymetli Evrak İstisnası: Kıymetli evrakta bu özel hüküm uyarınca bono, poliçe, çek gibi
senetlerde aynı kural yürürlükte değildir[1][2].
Kambiyo
senetleri tedavül senetleridir: emre yazılı olmaları nedeniyle ciro
(endorsement) ve zilyetliğin devri ile el değiştirirler[4].
Örneğin TTK m.684/1 ve m.788/1, bono ile poliçenin ciro ve teslim yoluyla
devrini öngörür[4].
Bu yapısı gereği kambiyo senetleri doğrudan devredilebilir haklar içerir; senet
arkasına yazılan ciroyla alacak hakkı yeni kişiye geçer. Böylece bir kambiyo
senedinin hakkı, alacaklıdan sonraki kişiler zincir boyunca devredilir ve yetkili
hamil zincirin sonuncusu olur (TTK 686/1, 790)[5].
Doktrinde de vurgulandığı gibi ciro, bir taraftan alacağın devrini (temlik)
gerçekleştirirken diğer taraftan yetkili hamili teşhis eder[6].
·
Özellik: Bono ve poliçe emre yazılıdır, ciro ile elden ele dolaşır[4].
·
Temlik Fonksiyonu: Ciro, senet alacağını devreder; devralan kişi artık hakkın yeni
sahibidir[6].
·
Teşhis Fonksiyonu: Ciro zinciri, kural olarak son hamili belirler (TTK 686/1, 790)[5].
Ciro, kambiyo
senetlerinde münhasıran devri sağlayan hukuki bir işlemdir. Alacak
hakkını içeriğinden bağımsız şekilde taşıyan bir hak devrine benzer[6]. "Temlik
ciro" denilen türde, ciranta senet alacağını devreder ve icra takibi
hakkını devralana geçirir. Bu noktada eski hak sahibinin sorumluluğu, kanun
koyucu tarafından belirli sınırlandırmalara tabidir (örneğin TTK 686 ve BK
818/136 hükmüyle). Öte yandan "tahsil cirosu" gibi istisnai cirolarda
da (örneğin ödeme için ciro yapan) farklı sonuçlar ortaya çıkabilir, ancak
genel kural, cironun alacağın devri olduğudur. Kısacası ciro, borç ilişkisinin
tarafları üzerinde doğrudan etki yapmayan temlikî bir işlemdir[6].
TBK
m.135 kapsamındaki borcun sona ermesi ile senedin devri farklı
olaylardır. Borcun sona ermesi, borç ilişkisindeki tarafların borç
yükümlülüğünden tamamen kurtulması demektir. Senedin devri (ciro yoluyla el
değiştirmesi) ise taraf borçlu olmaya devam eder; sadece alacaklı hak sahibi
değişir. Yani ciro, borcu ödemek veya silmek değil, senedi devretmek
suretiyle alacak hakkını el değiştirmektir.
Bu nedenle düzenleyene yapılan geri ciro durumunda da borç ilişkisi
sona ermez. Düzenleyen borçludur ve alacak hakkını kendi üzerine almış
durumdadır; hâkim (senet) aynı kişidedir. Doktrinde belirtildiği gibi kambiyo
senetlerinde alacak ve borç bir kişide birleşse de borç sürer[2].
Yargıtay’a göre de bononun geriye ciro ile iktisabı, senedi eski durumuna
getirir; senedi alan kişi, devretmeden önceki konumuna yeniden döner[3].
Başka bir deyişle, düzenleyene geri ciro yapıldığında borç tamamen ödenmiş
sayılmaz; sadece senet, devralan kişinin elinden çıkarmadan önceki hâline
yeniden geçer[3].
·
Borcun sona ermesi: Taraflar arasındaki borç ilişkisi biter (alacaklı artık borçludan
talep edemez).
·
Senedin devri: Borç ilişkisi devam eder, borçlu aynı kişi kalır; alacaklı hamil
değişir.
·
Sonuç:
Düzenleyene geriye ciroda alacaklı-borçlu birliği oluşsa da, borç sili nmez;
sadece cirantaların eski hak ilişkileri yeniden kurulmuş olur[3].
Yargıtay’ın
yerleşik içtihatında, düzenleyene geri ciro istisnadır. Hukuk Genel Kurulu
(2017/2406 E., 2021/99 K.) kararında bonoda geriye ciroyla senet iktisabının
TBK 135’in kapsamı dışında kaldığını belirtmiştir[3]. Bu
kararda, senet düzenleyenin geri ciroyla alınması hâlinde “alacaklı” ve
“borçlu” sıfatı aynı kişide birleşse bile bu durumun TBK 135 istisnasını
oluşturduğu vurgulanmıştır[3].
Kararda ayrıca, geriye ciro alan kişinin senedi devretmeden önceki durumuna
döndüğü, bu sayede düzenleyene karşı talepte bulunamayacağı ve diğer
cirantaların borçtan kurtulacağı açıklanmıştır[3].
Örneğin, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi bir kararında (06.12.2005), ilk
cirantanın senedi yeniden tedavüle sokması durumunda kendisinden önceki
sorumluluk zincirinin sona erdiğini belirtmiş ve geriye ciro alan cirantanın
ancak önceki durumda hangi kişilere karşı talepte bulunabiliyorsa o kadar ileri
gidebileceğini ifade etmiştir[7]. Bu
anlayışa göre, düzenleyene geri ciro ile iktisap eden kişi “kendisine ait iki
devralma arasındaki kişilere” karşı müracaat edebilir; diğer bir deyişle,
halihazırda borçlu olduğu kişilere yönelik hakları aynen korur ve onların
dışındakilere (örneğin önceki cirantalara) başvuramaz[7].
Doktrinde de genel kabul görülen görüş, bonodaki geriye cironun borcu
bitirici değil devredici bir işlev taşıdığıdır. Örneğin Atamulu–Köroğlu
kitabında, bono gibi değerli evrakta borç sona ermediği açıkça ifade edilmiştir[2].
Ertekin ve Karataş gibi yazarlar da geriye cirolu senetin “ödeme” gibi değil “avdet”
(geri dönüş) niteliğinde olduğunu belirtir. Ayrıca Nuri Erdem (2021) gibi
güncel çalışmalarda, TBK 135’in alacaklı-borçlu birliğinden bahseden genel
hükmüne rağmen bono düzenleyene ciro edildiğinde bu hükmün uygulanmadığı
vurgulanmıştır[8].
Eserler ve Yargıtay kararları, geriye ciro alanın sadece daha önce iken sahip
olduğu haklara (eski alacaklılarına) başvurabileceğini, aksi hâlde “iyiniyet
kurallarına aykırı” olacağını kabul eder[7].
Bu istisnanın
arkasında kambiyo senetlerinin dolaşıma açık varlıklar olması ve cironun
devredici niteliği bulunur. Düzenleyene yapılan ciro, senedi alacak ilişkisi
bakımından ilk hâline döndürür (senet “eski Sahibine geri döner”)[3]. Böylece senet
üzerindeki sorumluluk zinciri tasfiye edilmiş olur: cirantalar borçtan kurtulur
ve düzenleyenin yalnızca devralmadan önce bağlı olduğu kişilerce muhatap olması
sağlanır[3][7]. Alacaklının
kendisiyle borçlusunun aynı kişi olması, pratikte senedin bedelinin düzenleyen
tarafından ödendiği veya borcun tasfiye edildiği anlamına gelmez; aksine borç
ilişkisinin esası muhafaza edilmiş, yalnızca hamil-i sonuna dönen alacak
yeniden düzenlenmiştir. Bu, kambiyo hukuku ile genel borç ilişkileri arasındaki
farklılıktan kaynaklanır.
Sonuç olarak, bonoda düzenleyene geriye ciro yoluyla senedin iktisabı
halinde TBK 135 kuralı uygulanmaz[3][8]. Çünkü ciro
işlemi temlik niteliğindedir ve borç ilişkisini silecek bir tasfiye değil,
sadece senedin muhataplarını güncelleyen bir devirdir[6][3]. Bu nedenle
Yargıtay ve doktrin, düzenleyene geri ciro uygulamasının bir istisna olduğu
görüşündedir[3][8].
Kaynaklar: Türk Borçlar Kanunu (m.135),
Yargıtay içtihatları ve kıymetli evrak hukuku literatürü (Öztan,
Poroy–Tekinalp, Atamulu–Köroğlu vb.) ışığında hazırlanmıştır[1][3][2][4][8].
[1] Türk Borçlar Kanunu Madde 135 |
Mevzuat - TBK
https://av-saimincekas.com/kanunlar/tbk/turk-borclar-kanunu-madde-135/
[2] dergipark.org.tr
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/475412
[3] Yargıtay Kararları / Bonoda
Geriye Ciro :: Kuram Hukuk
https://kuramhukuk.com/yargitay-kararlari/bonoda-geriye-ciro
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1098324
[7] [8] Kambiyo Senetlerinin Teminat
Amacıyla Ciro Edilmesi: Garanti ve Rehin Cirosu - ITO | Çevrimiçi PDF |
FlipHTML5