Türkiye ve Polonya Arasında Hukuki Uyuşmazlıklar ve Çözüm Yolları

Ticari Uyuşmazlıklar

Türkiye ve Polonya’da ticari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda öncelikle uygulanacak hukuk ve yargı yetkisi önemlidir. Türkiye’de sözleşmelerden kaynaklanan alacak davalarına genellikle Sulh veya Asliye Hukuk Mahkemeleri bakar; özel olarak ticari uyuşmazlıklar Ticaret Mahkemeleri veya İcra Hukuk Mahkemeleri’ne gider. Polonya’da ise ticari uyuşmazlıklar genellikle 319 ilçe mahkemesinden (sądy rejonowe) veya özel durumlarda daha üst düzey 47 bölge mahkemesinden (sądy okręgowe) açılır[1].
- Sözleşme İhlali: Türkiye’de Borçlar Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır; taraflar hukuku özgürce seçebilir, seçim yoksa genellikle uyuşmazlığın ağırlık noktası veya ifa yerinin hukuku dikkate alınır. Polonya’da tarafların seçimi yoksa Avrupa Birliği Roma I Tüzüğü devrededir (Polonya AB üyesidir), dışı ise Polonya Medeni Kanunu (Kodeks Cywilny) esas alınır. Türkiye AB üyesi olmadığından Türkiye mahkemeleri Roma I/II’yi doğrudan uygulamaz; HMK’deki milletlerarası özel hukuk kuralları (uygulanacak hukuk) ve Yargıtay içtihatları takip edilir.
- Ticari Tahkim: Her iki ülke de ticari tahkime imkân verir. Türkiye’de Uluslararası Tahkim Kanunu (2001) ile HMK (6100) çatısı altında tahkim düzenlenmiştir[2]. Polonya’da Arbitraj, Medeni Usul Kanunu’nda yapılan 2005’deki değişikliklerle uyumlu olarak UNCITRAL Model Yasası esas alınarak düzenlenir (farklı mahkemeler arası şikâyet hâli tanınmıştır). Her iki ülke de New York Konvansiyonu’na taraftır (Polonya 1961’de onaylamıştır[3]), bu sayede tahkim hükümleri çapraz tanınabilir. Örneğin İstanbul Tahkim Merkezi (ISTAC) Türkiye’de aktifken, Polonya’da en yaygın kurum Polonya Ticaret Odası Tahkim Mahkemesi’dir[4].
- Yatırım Uyuşmazlıkları: Türkiye ile Polonya arasında 21 Ağustos 1991’de imzalanan “Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma” (YBTKU) mevcuttur[5]. Bu BIT kapsamında yatırımların korunması, ulusal muamele, adil muamele gibi standartlar bulunur ve yatırımcı‐devlet tahkimi öngörür. Türkiye ve Polonya da ICSID Sözleşmesi tarafıdır; dolayısıyla yatırımcılar ICSID Tahkimine başvurabilir. Örneğin, Polonya merkezli bir yatırımcı Türkiye’deki elektrik şirketi hisselerinin kamulaştırılmasını gerekçe göstererek 2007 yılında ICSID Tahkimine başvurmuştur[6][7]. Benzer şekilde enerji sektörü uyuşmazlıkları için ECT (Energy Charter Treaty) de bir hak zemini olmuştur (Cementownia Nowa Huta S.A. v. Türkiye, ICSID ARB(AF)/06/2 gibi). Yatırım tahkimlerinde taraf devletlerin iddiaları Yatırım Anlaşmaları ve Cenevre tahkim kurallarınca incelenir.

İş Hukuku Uyuşmazlıkları

Türkiye’de işveren‐işçi uyuşmazlıkları 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili düzenlemelere göredir. Haksız fesih, işe iade, kıdem ve ihbar tazminatı başlıca konulardır. İşyeri sendikaları ve toplu iş sözleşmeleri KHK 5953 ile düzenlenir. Türkiye’de belirsiz süreli iş sözleşmesiyle en az 6 ay çalışmış işçi, geçerli fesih nedeninin yokluğunda işe iade veya en az 4 aya kadar tazminat davası açabilir. Kıdem tazminatı 1 yıl çalışma için 30 günlük brüt ücret üzerinden ödenir. İş mahkemeleri ilk dereceyi, Bölge Adliye Mahkemeleri istinafı, Yargıtay (Ceza/Yargıtay) temyizi görür. Ayrıca 2018’den beri iş davalarında arabuluculuk dava şartıdır.
Polonya’da ise iş hukuku “Kodeks Pracy (İş Kanunu)” ile düzenlenir. İş sözleşmesinin feshi genellikle geçerli neden gerektirir; işten çıkarılan işçi iş mahkemesinde (sąd pracy) işe iade veya tazminat talep edebilir. Polonya’da kıdem tazminatı düzenlemesi sınırlıdır – örneğin toplu işten çıkarmalarda özel tazminatlar vardır – ancak bireysel iş akdi fesihlerinde Türk sistemindeki gibi genel kıdem tazminatı öngörülmemiştir. Polonya’da işçi‐işveren uyuşmazlıklarına ilk aşamada bölge mahkemeleri bakar; genelde sulh‐iş (sprawy pracy) bölümü kanununda yer verilen usule göre iki aşamalı yargılama vardır. Türkiye’de iş mahkemelerinde görülen işe iade dava yoluna Polonya’da gerekli görüldüğünde iş mahkemesine başvurarak gidilir. Türkiye’de mahkeme öncesi arabuluculuk zorunlu iken, Polonya’da mahkeme öncesi arabuluculuk yasal bir zorunluluk değil, tarafların veya mahkemenin insiyatifiyle gerçekleşir.

Aile Hukuku

Aile hukuku alanında Türk ve Polonya uygulamaları önemli farklılıklar gösterir:
- Boşanma: Türkiye’de TMK görevi itibariyle hâkimin boşanmaya karar vermesi için evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK 166) yeterlidir; kusur şartı yoktur (çekişmeli veya anlaşmalı boşanma mümkündür). Polonya’da da boşanma, evlilik bağının geri getirilemeyecek şekilde sona ermesi nedenine (Genel hükümsüzlük) dayanır. Uluslararası boşanmalarda yetki ve uygulanacak hukuk önemlidir. Türkiye-Polonya arasında “brussels II-bis” kapsamı bir anlaşma yoktur (Polonya AB, Türkiye değil), bu nedenle taraflardan biri Polonya vatandaşı ise Polonya mahkemesinde boşanma davası açılır. Polonya’da Türk vatandaşlığından çıkmış “Mavi/Pembe Kart” sahipleri bile bir gün Polonya mahkemesinde boşanabilir; ancak 2012 Roma III Uygulama Yönetmeliği’ne göre, 2012 sonrası davalarda eşin uyruklarına bakılmaksızın genelde davanın açıldığı ülke hukuku (bu örnekte Polonya hukuku) uygulanır[8].
Türkiye tarafında ise yurt dışı boşanma kararlarının Türkiye’de geçerli olabilmesi için tazminen tanıma‐tenfiz davası gerekir. Polonya’da alınan boşanma kararı Türk hukuku açısından ancak resmî tanıma ile nüfus kayıtlarına işlenebilir[9]. Örneğin, Polonya’da boşanmış Türk vatandaşları, duruma göre konsolosluk veya Türkiye’de nüfus müdürlüğüne başvurarak bu kararın tanınmasını sağlamalıdır (örn. 2020 ve 2021 düzenlemeleri ile kimlerin dava açmadan idari tescil yaptıracağı belirlenmiştir)[10]. Tanıma davasında ise sadece boşanma kısmı tanınır; velayet, nafaka veya mal paylaşımı gibi hususlar için ayrı tenfiz davası açılmalıdır[10].
- Veli ve Nafaka: Türkiye’de boşanma veya ayrılıkta velayet genelde anne‐baba ortak, fakat yükümlülük esasına göre bazı yaş gruplarında babaya verilebilir; nafaka Türk Medeni Kanunu çerçevesinde belirlenir. Polonya’da boşanma sonrası ortak velayet öne çıkar; çocuğun yüksek yararı esastır. Türkiye‐Polonya arasında velayet ihtilaflarında 1980 tarihli Lahey Çocuk Kaçırma Sözleşmesi devreye girer. Türkiye ve Polonya Sözleşme tarafıdır[11][12]. Bu durumda çocuğun yerleşik olduğu ülkeye iadesi istenir; her iki ülkenin Dışişleri Bakanlıkları Merkezî Makamları aracılığıyla karşılıklı yardımlaşma yapılır.
- Mal paylaşımı: Türkiye’de eşler mal ayrılığı rejimi kararlaştırmamışsa edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır (TMK 2000); Polonya’da evlilik birliği içinde edinilen mallar paylaştırılır (Polonya Medeni Kanunu’nda evlilik rejimi toplumsal mal rejimidir). Dolayısıyla miras ve mal paylaşımında ülkelerin hukukları farklı sonuçlar verebilir.
- Uluslararası İşbirliği: Çocuk iadeleri gibi aile hukukunda uluslararası işbirliğine hem AB mevzuatı (Polonya için, AB Çocuk Yargılaması ve Aile Hukuku düzenlemeleri) hem de ikili veya çok taraflı sözleşmeler (Lahey Sözleşmeleri) temel teşkil eder. Örneğin Türkiye‐Polonya arasında çocuk velayeti/nafaka kararlarının icrası konusunda bir özel anlaşma yoktur; bu tür kararların icrası yine HMK’ye göre tanıma/tenfiz prosedürüne bağlanmıştır.

Sözleşme Uyuşmazlıkları (Özel Hukuk)

Taraflar bir sözleşmeye taraf olduğunda çatışan hukukların önceliği özel hukuk kurallarıyla belirlenir. Türkiye’de uluslararası özel hukuk kuralları büyük ölçüde 6100 sayılı HMK’da düzenlenmiştir. Örneğin, bir sözleşme konusunda hangi ülke yasasının uygulanacağı; tarafların hukuki durumları, sözleşmenin özü ve ikametgâh/yerleşim yerleri dikkate alınarak tespit edilir. Polonya ise AB mevzuatı uyarınca öncelikle Roma I Tüzüğü (sözleşmelerde uygulanacak hukuk) ve Roma II Tüzüğü (haksız fiil durumları) ile hareket eder (Türkiye AB’ye üye olmadığından bu tüzükleri doğrudan uygulamaz).
- Hangi Hukuk Uygulanır: Türkiye’de taraflar anlaşmazlık hukuku seçebilir; seçim yoksa ilgili özel hukuk hükümlerine göre kişisel durumlarda genellikle kişilerin milliyet/uyruk hukuku, sözleşmelerde sözleşmenin kurulduğu veya ifa yerindeki hukuk dikkate alınır. Polonya’da AB içi sözleşmelerde taraflar hukuku serbestçe seçer; seçmezlerse sözleşmenin ana konusuyla en güçlü bağı olan ülkenin hukuku uygulanır (Roma I). Bu nedenle Türk‐Polonya sözleşmesinde açık bir seçim yoksa, örneğin mal teslimatı Türkiye’de, alıcı Polonya’da ise Roma I’ geçerli olarak genellikle Türkiye veya Polonya hukukuna göre karar verilir.
- Yargı Yetkisi ve Forum: Türkiye‐Polonya uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme davası Konfansiyon veya düzenlemelerle değil, HMK ve Polonya Usul Kanunu’ndaki genel kurallarla belirlenir. Türkiye’de Türk mahkemeleri yetkili iken (HMK’da genel olarak davalı veya sözleşmenin ifa yerindeki mahkeme), Polonya’da çoğunlukla sözleşmeye konu iş ya Polonya mahkemelerini bağlar (Roma I bağlamında Polonya vatandaşı için eylem yerindeki mahkeme gibi). AB üyesi Polonya’da, AB içindeki davalar için Brüksel I Rejimi (yeni II) geçerlidir; ancak Türkiye’de aynı dava hâli AB rejimine tabi değildir. Yani Türkiye‐Polonya arası uyuşmazlıklarda yetki genellikle tarafların sözleşmesinde yazılı tahkim veya mahkeme şartına göre veya aksi yoksa davalının ikametgâhı/mukim olduğu ülke mahkemesinde olur.
- Kararların Tanınması ve Tenfizi: Türkiye’de yabancı mahkeme ilamları HMK madde 54 ve devamına göre tanınır/tenfiz edilir. Kararın Türkiye’de kesin hüküm niteliği kazanması için “karşılıklılık” ilkesi aranır (Polonya ile özel bir tanıma‐tenfiz anlaşması yoktur). Polonya’da yabancı kararların tanınması için esas genel kural karşılıklılıktır; gerekirse aile, ikamet gibi hususlarda ilgili uluslararası sözleşmeler (Lahey 1970 Tanıma-Konvansiyonu gibi) uygulanabilir. Örneğin, Polonya’da kesinleşmiş Türk mahkeme kararları icra edilebilir; Türkiye’de ise ancak yukarıda bahsedilen tenfiz davası açılarak kesin hüküm haline gelir. Bu süreçte karşılıklı konsolosluk yazışmaları veya MERCOSUR Protokolü gibi uluslararası mekanizmalar kullanılabilir.

Yatırım Uyuşmazlıkları

Türk ve Polonyalı yatırımcılar arasında çıkabilecek ihtilaflar da hem ikili anlaşmalar hem uluslararası hukuk zemininde çözümlenir. Yukarıda bahsedilen Türkiye‐Polonya Yatırım Koruma Anlaşması (1991), karşılıklı yatırımları korur ve yatırımcıya doğrudan tahkim yoluyla tazminat talep imkânı tanır[5]. Ayrıca her iki ülke de ICSID Sözleşmesi (Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümü Merkezi) tarafı olduğundan, yeterli “yabancı yatırım” şartı oluştuğunda ICSID Tahkimine başvurulabilir. Örneğin, Polonya merkezli bir enerji firması, 2007’de Türkiye’de hissedarı bulunduğu enerji şirketlerinin hissesinin kamulaştırılması sebebiyle ICSID’e başvurdu (ICSID Ek Tesis Tahkimi ARB(AF)/07/2)[6]. Bunun dışında ECT (Energy Charter Treaty) gibi anlaşmalar da yatırım uyuşmazlıklarına başvuru yolu sağlar. Genel olarak Türk yatırımcılar ve Türkiye, geniş bir BM‐Dünya Bankası yatırımları koruma anlaşmaları ağına bağlıdır[13]. Yatırımcı, tazminat, mahkeme öncesi müzakereler, tahkim veya ulusal mahkeme gibi farklı başvuru yollarına sahiptir; ancak anlaşma hükümleri genelde uluslararası tahkim (ICSID, UNCITRAL, ICC vb.) öngörür.

Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri

Her iki ülkede de mahkeme dışı çözüm yöntemleri (ADR) teşvik edilir:
- Tahkim (Arbitrasyon): Türkiye’de iç tahkim HMK (6100) Madde 410-437 arasında; uluslararası tahkim ise 2001 tarihli Uluslararası Tahkim Kanunu ile düzenlenmiştir[2]. Türkiye, UNCITRAL Model Yasası’nı esas almıştır ve İstanbul Tahkim Merkezi (ISTAC) gibi kurumlar giderek yaygınlaşmaktadır. Polonya’da ise tahkim, Medeni Usul Kanunu’nun 1162-1215. maddelerinde düzenlenmiş olup, UNCITRAL Model Kanunu esas alınır[3]. Polonya yargıtayları da bu konularda “kompetenz-kompetenz” prensibini kabul eder. Her iki ülkede de hakem kararları New York Konvansiyonu çerçevesinde tenfiz edilebilir (Polonya 1961’de, Türkiye 1991’de onaylamıştır). Tahkim anlaşması geçerliliği açısından, Polonya’da “anlaşmanın geçerliliği” genelde ayrıştırılarak değerlendirilir ve teminat, usul gibi hususlar yargıdan soyutlanır[14].
- Arabuluculuk: Türkiye’de 2013 tarihli 6325 Sayılı Arabuluculuk Kanunu ile arabuluculuk yaygınlaştırılmış; özellikle iş davalarında zorunlu hale gelmiş ve özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde ilk adım olarak öngörülmüştür. Polonya’da arabuluculuk gönüllüdür; 2005’te Civil Procedure Code’a eklenen hükümlerle düzenlenmiş ve 2016’dan itibaren AB ADR Direktifi çerçevesinde revize edilmiştir[15]. Polonya’da arabuluculuğun mahkemeye alternatif olarak kullanımı teşvik edilir: Mahkeme, dava öncesinde veya yargılama sırasında tarafları arabuluculuğa yönlendirebilir, ancak sonuçta tarafların katılımı isteğe bağlıdır. Taraflar arasında anlaşma sağlanırsa, bu anlaşma mahkeme hükmü gibi kesinleşebilir. Türkiye’de ise Arabuluculuk Kanunu çerçevesinde anlaşma sağlanması hâlinde bu anlaşma da mahkeme kararı veya ilamı gibi icraya yönelik hale gelir. Polonya’da ayrıca “uzlaştırma (koncyliasyon)” kuralları da mevcuttur. Genel olarak her iki sistem de mahkeme masraflarını azaltma ve uyuşmazlıkları hızlı çözme amacı güder.
- Diğer Yöntemler: İki ülkede de sulh hukuk mahkemeleri ve idare mahkemelerinde ihtisaslaşma artmış, bu sayede bazı ihtilaflarda erken çözüm (örneğin tüketici uyuşmazlıkları sulh tüketici mahkemelerinde) öngörülmüştür. Bunun yanında her iki ülkede de icra takibi, ihtiyati tedbir, karşılıklı icra işbirliği gibi yargısal araçlar uyuşmazlık çözümünü destekler.

Mahkeme Sistemlerinin Karşılaştırması

Aşağıdaki tablo, Türkiye ve Polonya adli yargı sistemlerinin ana hatlarını özetlemektedir. İki ülke de üç dereceli mahkeme sistemi kullanır ancak isim ve teşkilatlanma farklılıkları vardır:

Düzey

Türkiye

Polonya

İlk Derece Mahkemeler

Sulh Hukuk Mahkemesi (küçük tutarlı alacaklar) ve Asliye Hukuk Mahkemesi; ayrıca Asliye Ticaret, Aile, İş, İcra, Fikri ve Sınai Haklar, Tüketici Mahkemeleri gibi ihtisas mahkemeleri (tek hâkimli genel mahkeme statüsünde)[16][17].

319 Bölge Mahkemesi (sądy rejonowe) – Genel yetkili mahkeme: aile, iş, alacak, icra, taşınmaz, iflas, diğer özel hukuk davaları. (Bir kısım yüksek meblağlı dava doğrudan bölge mahkemesinde başlar.)[1]

İstinaf/Temyiz Arası

Bölge Adliye Mahkemeleri (2016’dan itibaren) – Hukuk ve Ceza davalarında ilk derece kararlarına her iki bakımdan itiraz (istinaf) burada incelenir.

47 Bölge (Okregowe) Mahkemesi – İlk derece kararlarına hem fiili (olay) hem hukuki itiraz (apelacja) bu düzeyde yapılır[1].

Temyiz (Sonuç Mahkemesi)

Yargıtay (Hukuk Daireleri ve Ceza Daireleri) – Bölge Adliye kararları üzerindeki hukuki denetim (kamu davası değil).

11 Apelasyon (Temyiz) Mahkemesi (sądy apelacyjne) – Bölge mahkeme kararlarına istinaf süreci sonrası itiraz; nihai temyiz mercii ise Sąd Najwyższy (Yüksek Mahkeme)dir[1].

İhtisas Mahkemeleri

Aile, İş, Ticaret, Fikri ve Sınai Haklar, İcra, Tüketici vb. – Bazıları tek hâkimli Asliye seviyesinde ayrı mahkeme, bazıları asliye daire statüsündedir.

Polonya’da aile ve iş davaları da genel mahkemelerde görülür (ayrı aile hukuku mahkemesi yoktur); fikri mülkiyet çoğunlukla bölge mahkemelerinde Aile ve iş davalarında ise bölge mahkemesi uzmanlık bölümleri veya sulh komisyonları kullanılır.

Yargılama Süreleri

Ortalama 12–24 ay (istanfa kadar); temyiz süreci ek 6–12 ay. İhtisas mahkemeleri genelde daha kısa sürede karar verir.

Polonya’da iddia edilen süresizlik çok sorunludur, davalar genellikle birkaç yıl sürebilir (özellikle temyiz aşaması). Örneğin basit iş davası birinci derecede ~6–12 ay, temyiz toplam süreci uzatır.

Karşılaştırmalı Analiz ve Emsal Kararlar

Türkiye ve Polonya mahkemeleri, uluslararası uyuşmazlıklarda farklı hukuki temelleri göz önünde bulundurur. Polonya bir AB üyesi olarak ABAD (CJEU) içtihatlarına bağlıdır; Türkiye ise bağımsız içtihat geleneğiyle Yargıtay kararlarına dayanır. Bu nedenle, taraflardan biri AB vatandaşı olduğunda AB mevzuatı (örneğin Brüksel II, Roma düzenlemeleri) uygulanırken, Türkiye söz konusu olduğunda bu kurallar doğrudan bağlayıcı değildir. Örneğin ABADA (CJEU) göre tanıma/tenfizde Roma I/II veya Brüksel IIA kuralları geçerli iken, Türkiye’de benzeri konularda HMK ve ikili anlaşmalar esas alınır.
Türkiye’de Yargıtay, tenfiz davalarında karar verirken öncelikle karşılıklılık şartı ile HMK’daki şekil şartlarını arar. Oysa Polonya mahkemeleri tanıma için AB içindeki CEAD kapsamında daha geniş esaslara bağlı kalır (ABADA içtihadına göre). ABADA’nın Achmea kararı gibi içtihatları, yalnızca Avrupa Birliği içindeki yatırımları ilgilendirdiğinden, Türkiye’de benzer bir içtihat etkisi doğurmamıştır.
Özetle, alacak‐sözleşme, iş veya aile uyuşmazlıklarında Türkiye’de taraflar ulusal hukuk çerçevesinde hak ararken, Polonya’da AB düzenlemeleri ve mahkeme kararları da önemli rol oynar. Her iki ülkenin mahkemeleri kendi yüksek mahkeme içtihatlarına dayanarak (Türkiye’de Yargıtay, Polonya’da Sąd Najwyższy) benzer somut durumlara çözüm getirir. Örneğin geçersiz evlenme, tanıma‐tenfiz veya yatırım tahkimine ilişkin örnek davalar hem Türk hem Polonya mahkemelerini etkilemiştir; ancak karar metinleri farklı terminoloji ve çerçevede kaleme alınır. Dolayısıyla uygulamada, Türkiye‐Polonya arasındaki uyuşmazlıklarda, her iki ülkenin prosedür ve iç hukuk kuralları ile uluslararası anlaşmalar birlikte dikkate alınmalıdır.

Kaynaklar: Çeşitli mevzuat, uluslararası anlaşma ve yayınlar dikkate alınarak hazırlanmıştır[5][8][10][11][12][2][3][6][15][1][16][17].


[1] Judiciary of Poland - Wikipedia

https://en.wikipedia.org/wiki/Judiciary_of_Poland

[2] [13] Türkiye - Global Arbitration Review

https://globalarbitrationreview.com/review/the-european-arbitration-review/2025/article/turkiye

[3] [4] [14] Arbitration in Poland • Aceris Law

https://www.acerislaw.com/arbitration-in-poland/

[5] T.C. Ticaret Bakanlığı

https://ticaret.gov.tr/yurtdisi-teskilati/avrupa/polonya/ikili-anlasmalar/iki-ulke-arasinda-ticaretin-altyapisini-olusturan-anlasma-ve-protokoller

[6] [7] Europe Cement v. Turkey | Investment Dispute Settlement Navigator | UNCTAD Investment Policy Hub

https://investmentpolicy.unctad.org/investment-dispute-settlement/cases/260/europe-cement-v-turkey

[8] [9] [10] POLONYA MAHKEMESİ BOŞANMA KARARININ TÜRKİYE’DE TANINMASI - Avukat Şerif Yılmaz | Türk Hukuku Avukatı

https://av-yilmaz.de/polonya-mahkemesi-bosanma-kararinin-tuerkiyede-taninmasi/

[11] [12] Çocuk Kaçırma - karta-pobytu.pl

https://karta-pobytu.pl/tr/baza-wiedzy/uprowadzenie-dziecka/

[15] Commercial mediation in Poland | Commercial mediation - a global review | Linklaters

https://www.linklaters.com/en-us/insights/publications/commercial-mediation-a-global-review/global-guide-commercial-mediation/poland

[16] [17] Türkiye'de yargı teşkilatı - Vikipedi

https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_yarg%C4%B1_te%C5%9Fkilat%C4%B1

https://onurkucukyetim.av.tr/