Usulsüz Tebligatla İlgili Tartışmalı Karar



Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nden Usulsüz Tebligatla İlgili Tartışmalı Karar: 2025/519 E. – 2025/2154 K.

 Kararın Özeti:

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 11.03.2025 tarihli kararında, ödeme emri tebliğinin usulsüz yapıldığı iddiasına dair icra mahkemesi ve istinaf mahkemesi kararlarını inceleyerek temyiz yoluyla önüne gelen dosyada, şikâyet süresinin UYAP işlem kayıtlarındaki "borçlunun evrakı açma" tarihi esas alınarak başladığına hükmetmiştir. Böylelikle Bölge Adliye Mahkemesi’nin şikâyetin süreden reddine ilişkin kararını onamayıp BOZMUŞTUR.

 Hukuki Tartışma Noktası:

Tebligat Kanunu m.32’ye göre:

“Tebligat usulüne uygun yapılmamış olsa bile, muhatap tarafından gerçekte öğrenildiği tarih tebliğ tarihi sayılır.”

Ancak Yargıtay kararında, muhatabın mahkemede beyan ettiği öğrenme tarihi yerine, UYAP sisteminde ödeme emrinin açıldığı tarih olan 23.05.2023 esas alınarak, şikâyetin 7 günlük sürede yapılmadığı gerekçesiyle mahkemenin kararının isabetsiz olduğu ifade edilmiştir.

 Mevzuat ve Doktrin Ne Diyor?

  1. 7201 sayılı Tebligat Kanunu m.32/2, açık biçimde muhatabın "öğrendiği tarihin" esas alınacağını hüküm altına alırken, bu öğrenmenin ispatı bakımından beyanı, tanık, belge ve sair delillerle ispat mümkündür.

  2. İcra ve İflas Kanunu m.16/1 uyarınca; şikayet, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. Ancak bu sürenin başlangıcı “fiilî öğrenme tarihi”ne göre belirlenmelidir.

  3. Yargıtay’ın önceki içtihatları incelendiğinde, kural olarak şikayetçinin bildirdiği tarihin esas alınması gerektiği dikkate alınarak usulsüz tebliğin muhatapça ne zaman öğrenildiğinin mahkemede açıklanması ve aksinin ispat edilmesi halinde, yeni tarihin esas alınması gerektiği yönünde çok sayıda karar bulunmaktadır (örn. Yargıtay HGK., 2018/12-411 E., 2021/877 K.). 

  4. Doktrin de bu yöndedir:
    Örneğin, Prof. Dr. Baki Kuru’ya göre usulsüz tebligatın geçerlilik kazanması için, tebliğin muhatapça fiilen öğrenilmiş olması ve bu öğrenmenin mahkemede ikna edici şekilde açıklanması gerekir.

 Kararın Eleştirisi:

Bu karar, önceliği UYAP sistem kayıtlarına tanıyarak, adeta “beyan dışlayıcı, log merkezli” bir yaklaşım benimsemiştir. Halbuki UYAP sistemi teknik bir araçtır; öğrenmenin ne zaman gerçekleştiğini gösteren tek başına bağlayıcı bir delil değildir. Kaldı ki, borçlunun sisteme giriş yaptığı an ile fiilen evrakı okuduğu an arasında fark olabilir. Böyle bir yorum, Tebligat Kanunu’nun koruyucu ve hak arama özgürlüğünü genişleten yapısına da aykırılık teşkil eder.

 Hukuk Devleti İlkesine Etkisi:

Yargıtay’ın bu tür kararları, tebligatın şekle bağlı formalitelerden ibaret olmadığını, aksine hakkaniyete uygun, öğrenmeye dayalı bir değerlendirme yapılması gerektiğini göz ardı etmektedir. Öğrenme tarihinin belirlenmesinde, UYAP loglarının öncelikli tek kriter haline gelmesi, borçlunun savunma hakkını zedeleyecek, şekilcilik uğruna maddi gerçeğin ıskalanmasına neden olacaktır.


 Sonuç ve Öneri:

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin bu içtihadı, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesindeki “öğrenme tarihi” esasını daraltıcı ve teknik bir bakışla yorumlamaktadır. Bu yaklaşım, hem mevzuata hem de hakkaniyet ilkesine aykırıdır.
Hukuki güvenlik ve savunma hakkı adına, muğlak ve yoruma açık durumlarda muhatabın beyanının esas alınması, UYAP kayıtlarının ise yardımcı delil olarak değerlendirilmesi gerekir.


İlgili kararın tam metnini incelemek için LEGALBANK bağlantısı üzerinden erişim sağlayabilirsiniz.

https://onurkucukyetim.av.tr/